Bu benim öyküümmm :)
Çok severdik biz halka tatlıyı. Hacı amca da sık sık alır, dağıtırdı bize mutlu olalım diye. "Biz" dediğim, mahallenin çocukları işte. Hacı amca ne zaman parkın karşısındaki yoldan geçse -evine giderken mecburen bu yoldan geçerdi- merak ve heyecanla ellerine bakardık poşet var mı yok mu diye hemencik. Elinde poşet görürsek heyecanımız
Sayfa 42
"İnsanların dinden ürkmeleri, sevgili Florville..." diyordu Madam Lérince, "acemi kılavuzların onlara inancın tatları yerine birtakım zincirler sunmalarından ileri geliyor. Evrene bakıp da bunca harikanın ancak her şeye yetkin bir Tanrı'nın eseri olabileceğine inanamayan bir kişi var mıdır acaba yeryüzünde? İnsan bir kez bu ilk
Sayfa 35
Reklam
Toplumu ayrıcalıklardan arındırmak
Günümüz kentli yaşantısını katlanılması çok zor hale getirmiş olan şey insanın daha kalabalık bir insan kitlesiyle sürekli ilişki kurmak zorunda kalması değil; aynı sömürü düzeninde yaşa­yan ve eşit olmayan insanların giderek daha çoğunun kendilerin­den daha ayrıcalıklı insanlara özenmesi ve buldukları hemen her fırsatta olduklarından daha ayrıcalıklıymış gibi bencilce davran­malarıdır. Her sıraya önden kaynamaya, metro kapısı açıldığında inenler inmeden binmeye çalışan, sokağa çöp atan, araç sürerken yaya geçidinde yayaya yol vermeyen tiplerin hepsi; en ayrıcalık­lıların herhangi bir sıraya girmek ya da toplu taşımaya binmek şöyle dursun, üretilen zenginliğin en güzel parçalarına çalışmak zorunda bile kalmadan kondukları toplumsal düzenin tüm in­sanları kirletip alçaltan etkisinin ürünüdür. Bu, yaptıklarını meş­rulaştırmaz; ama kenti yaşanır kılmak için yapılması gerekenin, tuzu kuru orta sınıf kafasızlarının zannettiğinin aksine kenti ne­zaket eksikliğinden arındırmak değil, ayrıcalıklardan arındırmak olduğunu gösterir. Kimsenin ayrıcalıklı olmadığının herkesçe bi­lindiği bir toplum, uyum içerisinde bir arada yaşayabilmek için koyduğu, toplam özgürlüğü azaltmayan aksine çoğaltan kuralları ormandaymış gibi yok sayan birisinin yaptıklarına, düzeltici bir tepki göstermeksizin göz yummayacaktır.
Sayfa 104 - Yazılama Yayınevi, 3.Baskı, Aralık 2022.
Yoksulluk sayesinde biriken zenginlik artık yoksulluktan ka­çamayacaktır. Belki fabrikalar, atölyeler kentin çeperlerine itile­bilir, ama artık köle ya da toprağa bağlı köylü değil yurttaş olan emekçiler önce hafta sonu tatili için mücadele edip bu hakkı ka­zanacak, sonra o tatilde kentin merkezine gelecektir. Burjuvazi­nin yönetsel işlerini onun
Sayfa 102 - "Polis": Aristoteles'in en önemli yapıtlarından birinin ismi de olan bu kelime, tam tercüme edildiğinde “kentin meseleleri” ya da “kentlilerin/yurttaşların me­seleleri” anlamına gelir.
Enayi veya deli olarak damgalananlar örgütlenin!
Artı-ürünün olmadığı dönemde toplum ile birey arasında da, birey ile birey arasında da yerleşik bir çıkar çatışması olması mümkün değildi; zira temel ihtiyaçların karşılanması, yani hayatta kalmabilmesi herkesin elbirliğiyle çalışmasını ve paylaşımın da ihtiyaca göre olmasını ge­rektiriyordu. Öyle ki, doğanın sağladığı olanakların sınırlı olduğu
Sayfa 86 - Yazılama Yayınevi, 3.Baskı, Aralık 2022.
Gökyüzü var ya, bir çeşit imkansızlıktır Hayrişçiğim, en azından ayağı yere basanlara. Ben o yüzden işte, gökkubbe sözcüğünü severim daha çok. Gökyüzü değil ama gökkubbeyi hep şefkatin mekanı olarak anlamışımdır ben, öyle yakıştırmışımdır. Kubbe. Ne güzel değil mi, ne kadar şef k atli. Nasıl çın çın...
Sayfa 70 - Metis Yay. İlk Basım: Şubat 2016
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.