Yani herhangi bir günah işledin. olduğu fark etmez. Eğer ne o günahtan sonra. "Şimdi ben Allah ile aramdaki hukuku yeniden nasıl inşa edeceğim?" diye bir duygu kaplıyorsa içını, günahın pişmanlığını yaşıyorsan... Kaç gündür ne kadar güzel, huşû içinde namaz kılıyordum, programlara gidiyordum, derslere, konuşmalara katılıyordum... Ne güzel Ama şimdi tekrar her günahla birlikte haktan soğuyoruz, feyzimiz gidiyor, nurumuz gidiyor, istikrarımız gidiyor, aş- kımız, vecdimiz kayboluyor. "Eyvah ben bunu yeniden nasıl inşa edeceğim?" diye bir iç sancısı çekiyorsan eğer müjdeler olsun. O günahı terk et ve tekrar Allah'a dön. Çünkü o aye- tin sonunda Allah günaha düşen mü'minler için, "Onlar günahta ısrar etmezler." diyor. Mü'minlerin çok önemli bır özelliğidir bu, günaha düşmemeye çalışır ama eğer günaha düşerse hemen kendine gelir, Allah'ı hatırlar, bile bile artık günahta ısrarcı olmaz.
Emrah Safa Gürkan için kaynak önerisi
Ortalama vatandaşı ya da ortalamanın üstündeki nüfusu temsil ettiği düşünülen bir kitle, yani 1. Dünya Savaşı sırasında çok sayıda asker üzerinde yapılan ilk geniş çaplı zeka testleri de dahil olmak üzere çok sayıda eski sosyal-bilimsel araştırma Amerikan halkının önemli bir kısmının IQ'sunun düşük olduğunu ortaya çıkarmıştı. Art arda gelen benzer veriler yüzünden 1920'li ve 1930'lu yılların birçok önemli sosyal bilimcisi yönetimin toptan değiştirmesi çağrısında bulunmuştu.
Reklam
Pariyetal lobun kendimize dair algımız açısından ne kadar önemli olduğunu en net şekilde ortaya koyan örnek de " "hayalet uzuv" fenomenidir. Ampüte edilmiş bir uzva dair anormal duyusal algılar veya ağrılar hissedildiğine dair kayda geçmiş pek çok vaka var. ABD İç Savaşı döneminde cerrah olarak görev yapan Silas Weir Marshall yazdığı bir öyküde, kloroformla uyuşturulduktan sonra savaş esnasında kurtarılamayacak kadar parçalanmış iki bacağı da ampüte edilen bir askeri anlatır. Birdenbire sol bacağıma şiddetli bir kramp girdiğini hissettim. Tek kolumla uzanıp bacağımı ovuşturmaya çalıştıysam da halsizlikten beceremeyince hastabakıcıyı çağırdım. "Sana zahmet olacak ama," dedim, "şu sol baldırımı ovar mısın?" "Baldır mı?" dedi adam. "Baldırın yok ki birader. Kestiler." "Benden daha iyi mi bileceksin," diye çıkıştım. "İki bacağım da ağrıyor işte." "Daha neler!" dedi hastabakıcı. "Bir bacağın bile yok ki ikisi birden ağrısın. Ben unanmamakta ısrar edince üstümdeki örtüyü kaldırdı, iki bacağımın da oldukça yukarıda bir yerden kesilmiş olduğunu görünce dehşete kapıldım. Hayalet uzuv halüsinasyonu, yani bir uzvun kaybından haftalar sonra, hatta bazen onlarca yıl sonra bile yerinde durmaya devam ettiğini hissetmek, görüldüğü kadarıyla ampütasyon geçiren neredeyse herkesi bir ölçüde etkileyen bir durum. Semptomlar kişiden kişiye büyük farklılıklar gösteriyor. Hayalet uzuv fenomeni, pariyetal lobda bedenimizin bir temsili olduğunun, bir beden haritamız bulunduğunun kusursuz bir örneği.
Sayfa 240 - Metis BilimKitabı okudu
Sizler önemli değilsiniz. Hiçbir şey değilsiniz. Taşıdığımız yükün günün birinde birilerine faydası dokunabilir. Ama çok eskiden, kitaplar elimizin altındayken bile onlardan aldığımız şeyleri kullanmadık. Ölülere hakaret etmeyi sürdürdük. Bizden önce ölmüş bütün o zavallıların mezarlarına tükürmeyi sürdürdük.
Sayfa 191Kitabı okudu
O KADAR ÖNEMLİ O KADAR ANLAMLI Kİ!..
Anneleri, babaları ve akranları tarafından sevildiğini hisseden çocuklar, kendilerinin benzersiz psikolojik yapısını, anneleri ve babaları ile diğer önemli insanların, onlara sevgilerini ifade etme yollarını temel alan, BİRİNCİL BİR SEVGİ DİLİ GELİŞTİRİRLER. Onlar, birincil sevgi dilini konuşup, anlayacaktır. Daha sonradan ikincil bir sevgi dilini öğrenebilirler, fakat daima birincil dilleri ile kendilerini çok daha rahat hissedeceklerdir. Anababaları ve akranları tarafından sevildiğini hissetmeyen çocuklar da birincil bir sevgi dili geliştirecektir. Fakat bu, tıpkı bazı çocukların zayıf bir kelime hazinesine sahip oluşları gibi hayli yetersiz olacaktır. Bu zayıf programlama, onların iyi iletişimciler olamayacağı anlamına gelmez. Fakat bu demektir ki, ONLAR DAHA OLUMLU BİR KALIBA SAHİP OLANLARA NAZARAN DAHA ÇOK SEBATLA ÇALIŞMALIDIRLAR. Keza, az gelişmiş bir sevgi hissi içinde büyüyen çocuklar da sevildiğini hissetme ve sevgiyi iletme konumuna gelebilirler. Fakat, bu konuda, sağlıklı, sevgi dolu bir atmosferde büyüyenlere göre, DAHA ÖZENLE ÇALIŞMALARI GEREKİR.
“Bir insanın eğitiminin okuldan sonra, hatta üniversiteden sonra bile bittiğini düşünmekten çok uzağım. Sadece gençler için değil aynı zamanda yetişkinler için de devam okulları olmalı. Şu an insanları sadece bir yaşam kazanıp evlenebilecekleri noktaya kadar eğitiyoruz; sonra sanki tam bir zihinsel donanım kazanılmış gibi eğitim tamamen duruyor. Yaşamın geriye kalan tüm karmaşık problemlerinin çözümü bireyin sağduyusu -ve cehaletine- bırakılıyor. Düşüncesiz ve mutsuz sayısız evlilik, sayısız profesyonel hayal kırıklığı tamamen bu yetişkin eğitimi eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu yüzden çok sayıda erkek ve kadın tüm yaşamlarını en önemli şeylerden tam anlamıyla cahil kalarak harcıyorlar. Birçok çocuksu kusurun kökünün kazınamaz olduğuna inanılır çünkü bu kusurlar eğitimlerinin bitmiş olması gereken ve bu yüzden eğitilebilir dönemi çoktan geçtiği düşünülen yetişkinlerde görülür bundan daha büyük bir yanlış asla olamazdı.”
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.