Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Düşünelim. Dünyanın bütün resimleri sizin olsaydı mutlu olur muydunuz? Dünyanın bütün müzikleri sizin olsaydı? Dünyanın bütün filmlerini yalnız siz görseydiniz? Yalnız sizin sinemanız olsaydı? Dünyanın bütün romanları sizin için yazılsaydı? «Saçma» mı diyorsunuz?, Ama düşünün bakalım, ne kadar çok insan bu «saçma»yı yaşamanın amacı yapmış? Ne kadar çok insan «dünyayı paylaşmayı» bilmemiş?Bilmemiş de, yaşamayı çevresine de kendine de yasaklamış. «Senin neyin var?», «benim neyim var?» çıkmazında tıkanmış. «Paylaşmak» yerine «sahiplenme»yi koymanın sonu yoktur. Sevgi de bundan yaşanamaz, cinsellik de. «Birlikte» yaşanacak olanın yerine «tek başına»yı koyamazsınız. Bedeniniz de, ruhunuz da kabul etmez bunu. Siz düşünür durursunuz «neden olmuyor» diye. «Benim neyim eksik?», «nerede yanlış yapıyorum?..» Yanlışımız paylaşmayı bilmemekte."
Sayfa 126Kitabı okudu
"Belki senin icin hicbir sey ifade etmeyebilir ama beni istediğin her sey olarak görebilirsin. Istersen sevgilin. Istersen baban. Ne bileyim, kocan olarak bile görebilirsin. Dostun olarak görebilirsin, arkadasın olarak. Ben istediğin her sevin sıfatının altında olurum senin için." "Korhan." "Biliyorum cok saçma konuşuyorum su an." Derin bir nefes aldı. "Ama olurum iste"
Reklam
Tanrının varlığını candan kabul ettikten başka hikmetini, akıl erdiremediğim ereğini de kabul ediyor, hayatın kuruluşuna, yaşamın anlamına inanıyorum. Sözüm ona hepimizin katılacağı sonsuz uyuma, evrenin ulaşmaya çabaladığı “Tanrıya giden ve bizzat Tanrıyı temsil eden” Ulu Sözlere ve daha da başka şeylere, sonsuzluğa kadar inanırım. Bu konuda
Sayfa 313Kitabı okudu
Üzerinde yaşayanların hepsinin güldükleri, gülüştükleri bir dünyaya içimde sonsuz bir özlem var. Yaşamımı kendi gücümce böyle bir işe harcamaktan sevinç duyuyorum. Bir yerde mantık varsa ancak orada niçin sorusunun yanıtı da vardır. Düşmek insanları en kolay, en çok güldüren bir harekettir. Nerden, nasıl olursa olsun, düşen insanlara gülünür. Bu
Podkolyosin tip olarak belki biraz fazla büyütülmüştür. Fakat bu uydurulmuş sahne, bir tip değildir. Gogol’un yarattığı Podkolyosin’i tanıdıktan sonra, kim bilir kaç düşünür, derhal kendi dostları arasında, bir elemanın yarısı kadar bu tipe benzeyen şahıslar bulmuştur? Hatta Gogol’den önce, dostlarının Podkolyosin’e benzediklerini biliyorlardı;
Önceleri ona özel bir ilgi göstermiyordum, ama zamanla, nedendir bilmem, bende merak uyandırmaya başladı. Goryançikov’da esrarlı bir şey vardı. Onu karşınıza alıp sohbet etmek mümkün değildi. Gerçi sorularıma her vakit, hatta bunu önemli bir ödev sayıyormuş gibi karşılık verirdi, ama ben aldığım cevapların ardından başka bir şey sormaya
Reklam
Aramızda bir bağ olmadığını, aksine bir düğüm olduğunu iyi biliyor, ezberlerini bozuyor, saçma sapan kurallarını tanımıyordum. İçi boş dünyalarında yer kaplayan bir cisim olmak istemediğimi çok önceleri yüzlerine söylemiştim. Öyleyken onlara hem tuhaf geliyordum hem kurulu düzenlerini kabul etmediğim için bir başıma düz yolda nasıl tökezleyeceğimi merak ediyorlardı. İnsanın kalbine ruhuna elini ayağını uzatan bu meraklı halleri onları benden, beni onlardan büsbütün uzaklaştırıyordu. Çözümleyemedikleri yani kendilerine katamadıkları, tanımlayamadıkları için ellerini üzerimden çekmiyorlardı. Küçük mutluluklarım, onların ifadesiyle şark çıbanı hüznüm, yabaniliğim kendileriyle hiçbir benzerlik göstermiyordu. Onlar gelirken ben dönüyordum. Fiziken akrandım ama ruhen yarı yaşımda bile değillerdi.
Sayfa 24 - YKYKitabı okudu
Estetik eğilimlerin varsa dayanamazsın bu budalaca düzeni yıllar boyu sürdürmeye, sanat huzursuz eder insanı, doyumsuzlaştırır. Böyle bir şeyin olmasına izin veremez sanayi düzenimiz onun için, sanat yerine, yatıştırıcı, küçük şeyler sunarlar sana, insan olduğunu unutasın diye. Yakında hiç sanat diye bir şey kalmayacak bakın görürsünüz. Para yedirmeniz gerekecek bir müzeye ya da konsere gidebilmek için. Sonsuza kadar böyle gidecek demiyorum. Hayır, bir kalıbına uydursunlar hele her şeyi, her şey tıkır tıkır işlesin, kimse yakınıp bağırmasın, kimse huzursuz ya da doyumsuz olmasın, çökecek zaten o zaman her şey. Makina olmak için yaratılmadı insanlar. İşin tuhafı da, bütün bu ütopik hükümet sistemlerinin hepsi de insanı özgürleştirmekten söz eder –ama önce, sekiz gün kurulmadan işleyen saatler gibi çalıştırmaya uğraşırlar adamı. Köle olmasını isterler bireyden, insanlığın özgürlüğünü kurabilmek için. Saçma sapan şeyler bunlar. Şimdiki düzenin daha iyi oldugunu söylemiyorum. Aslında bundan daha kötüsünü düşünebilmek güç. Ama biliyorum, şimdi elimizde bulunan ufak tefek haklardan vazgeçerek düzeltilemez. Daha çok hak istedigimizi sanmıyorum daha geniş fikirler istiyoruz sanıyorum.
Ah hadi söyle bana, ölünce içimdeki şarkılara ne olacak benim? Onca şarkı, onca melodi, onca ritm? Diyelim ki yarın ben öldüm, şarkılar da ölür mü benimle? Yapma doktor, bir şarkı ölür mü hiç? Hele altı yüz on üç şarkı birden, sırf ben öldüm diye, hep birlikte nasıl ölsünler kuzum? Çok saçma. Peki doktorcuğum şu fikre ne dersin; ben ölünce içimdeki şarkıları sen al. Evet hepsini alabilirsin. Sözleriyle, melodileriyle, ritimleriyle, hatta istersen sırasıyla birlikte veririm sana. Hadi şimdiden planlayalım her şeyi birlikte. Diyelim ki üç gün sonra öldüm. Çenemi sen mi bağlayacaksın, başkası mı? Deliklerime pamuklarımı kimler sokacak? Kan akacak mı hiç doktorcuğum? Ölürken insan mutlaka kanar diye okumuştum bir yerde ama inanmamıştım. Ölüyorum diye niye kanayayım ki! Can illa kanla mı çıkar vücuttan? Saçmalık. Ama yine bütün deliklere pamuk tıkayacaklarını biliyorum. O pamukları tek tek sen tıka doktorcuğum. Çenemi de sen bağla. Akacaksa kan, senin avucuna aksın, rica ederim. O sırada şarkılarımı da alırsın. Hepsini teker teker. Nasıl olacak der gibi bakma öyle lütfen. Sana en değerli şeyimi bırakıyorum. İçimdeki şarkıları. Tam iki yüz yetmiş altı şarkı. Hepsi başka başka dillerde. Çince bile var içinde. Ama ben en çok Fransızcaları severim..
“Ne komik!” dedi. “Bir erkeği tek başına yakaladın mı, pek güzel anlaşıyorum. Ama iki kişi bir arada oldunuz mu, ağzınızı açıp tek laf etmiyorsunuz. Çok saçma.”
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.