Öncelikle, kitaba olan hevesimi artıran ve filmini öneren @syh_byz -ya teşekkür ederim.
"Kimse kalmadı". Kitabın içeriğini anlatan şiirin son sözleri bunlar, ama "Sonda bir kişi kaldı" olsaydı, bunun Lombard olmasını isterdim. Filmi izlerken 21 kişiyi öldüren katil olduğunu düşündükte, git-gelde kalmıştım, ama kitapta sadece, bir kaç kişiyi adada ölüme terk edip kaçtığını okuduğumda, 10 tane caninin içinde en masumlarının o olduğunu düşünmeye başladım. Hem de, yaptığını söyleyecek kadar cesur en azından..
Bayan Claythorn en gıcık olduğum karakterdi diye bilirim. Kendi çıkarları hatrına bir çocuğun hayatını mahv eden Vera tabi ki, kimsede hoş duygular uyandırmaz. Benim ona karşı gıcık olmamı sağlayan ikinci nedense, yine kendi uğruna, bir kaç dakika önce çok sevdiğini söylediği Philipi öldürmesi oldu. Ama sonda yine düşündüğümde, ben de onun gibi davranırdım. Karşımda şüpheli olan bir kişi ve etrafımda 8 tane ceset... Evden oturup konuşmak kolay tabi.
Bana göre en kötü ve en masum kişilerin kim olduğunu söğlediğime göre, şimdi ise, katil konusuna gelmek isterim. Filmlerin çok sevdiğim bir tarafı var - katili çok güzel bir biçimde saklamayı beceriyorlar. Ama kitaplarda genelde en az dikkat çeken, en zayıf ve masum olan kişi katil oluyor. Bu da katilin bulunmasını çok kolaylaştırıyor. Yalan söylemek istemem, filmi izlerken katili bulmamıştım, ama önce kitabı okusaydım, daha cinayet olmadan önce bulabilecektim, bundan eminim.
Kitab hakkında kendi düşüncelerimi yazdım, geri kalanını sizin okuyarak yorumlamanızı isterim.