Türkiye Birincisi
Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık
olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu
gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak
lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Konuşmamız gereken bir konu var, değil mi?”
“Evet. Sanırım öyle. Sen benim sevgilimle evlendiğin günden beri konuşmadığımız bir konu.”
“Pekâlâ. İstiyorsan oradan başlayalım. Sen yapmaman gereken bir şey yaptın: Kendine sevgili buldun. Bunu yapmaya hakkın yoktu.”
“Kime göre? Sana göre mi, anneme göre mi?”
“Aile geleneğine göre. Sen bu geleneği bozdun.”
“Bozmak gerekiyorsa gene bozarım. O lanet olası gelenek beni hiçe saydığı sürece defalarca bozarım. Evlenmeye senin kadar benim de hakkım vardı. Birbirini gerçekten seven iki kişinin arasına girmeye senin hakkın yoktu asıl!”
“O kadar da gerçek bir aşk değilmiş demek. Gördün işte, Pedro ilk fırsatta seni bırakıp benimle evlendi. Onunla evlendim, çünkü bunu o istedi. Gerçekten onurlu biri olsaydın onu çoktan sonsuza kadar unutmuş olurdun.”
“Bilesin diye söylüyorum, bana yakın olabilmek için evlendi seninle. Seni sevmiyordu. Bunu sen de çok iyi biliyordun.”
Çünkü senin bütün günahın benimdir. Düşünüyorum da o zaman sende bilinçli bir düşünce bile yoktu herhâlde, bununla birlikte siz de benim efendim, diyerek gülümsedi. Bu sırada dudakları bilinmeyen bir acının etkisiyle titredi. Gerçi o zaman sana, benim eşim, hatta dayakla ders verebilirdim, hem öyle yapmalıydım da ama önümde gözyaşları dökerek yere