:) +11
"Hadi dostlarım," dedi, bardağını kaldırarak, "bir güzel yiyip içelim! Çok şükür, elimizde hala evlilik zehrini içmemiş o iyi yürekli İsa'nın kanından var!"
Sa­rıklı softalar dünya malına heves etmeyiniz, bir lokma bir hırka ile yaşayı­nız diye haykırıyorlar. Türk bunlara inanıyor. Evler pis, tahtakurusu, bit ve pire salgın halinde. Şehirlerde verem, köylerde malarya, çok şükür frengi yok. İçki adeti kasaba ve köylere girmemiş. Bu cihetten üstün du­rumdayız. Alışverişte düzgün ahlak, devlete bağlılık, büyüklere saygı da Türkler hesabına ayrı bir üstünlük.
Reklam
rahmetli Şerif Ağanın karısı, yedi sene Şahende Hanım renkli ipeklerle çok ince bir oya işler gibi uğraştı hapiste öldürtmek için Yakup'u. Yakup üç kerre vuruldu, zehirlendi bir kerre. Bir tek ölümü hazırlamak için sabırlı, kurnaz, umutlu, inatçı yedi sene bu. Ve nihayet kavgaya neden başladığını unuttu. O kadar ki bir kerresinde "Öldü Yakup" dedikleri zaman oyasının tığı düştü parmaklarından ve ömründe ilk defa çömelip ağladı bağıra bağıra. Sevincinden, dediler. Halbuki değil, bu dünyada Yakup'un ölümünden başka bağı kalmadığından. Kasımda Yakup çıkacak. Kavga devam ediyor. Çok şükür ki ancak ölüler bir daha öldürülmez.
İmam Gazali Hazretleri, İhya kitabının "Sabır ve Şükür" babında şunları anlatmıştır: "Musibetler karşısında insana emredilen şey, sabırdır. Ancak basireti açık bazı kimseler nimetlere şükreder gibi musibetlere de şükretmişlerdir. Çünkü onlar, bu musibetleri tıpkı nimetlerde olduğu gibi saadetli ve kazançlı bulmuşlardır. Zira nimetler, onları yanlış yolda kullananlar açısından musibet hâline gelebildiği gibi musibetler de onları doğru anlayan ve gerekli sabrı sergileyen kimseler için nimet haline gelir. İşte, bu sebeple denilebilir ki inançsızlık, günahkârlık, kötü ahlâk ve gafletle tüketilen nimetler, birer musibettirler. Bunun dışındaki musibetler, onları doğru yönde anlayıp değerlendirenler açısından şükür vesilesi birer nimettirler. Basireti açık ve imanı kuvvetli olan kimseler, başkalarına acı gelen musibetleri, kazandırdığı sevaplardan, dünyevi ve uhrevi pek çok faydalarından dolayı tatlı bulurlar. Onlar musibetlere karşı sabırla yetinmez, Rablerine ayrıca şükürle yönelirler. Böylece iki kat sevap kazanırlar. Biri sabrın getirdiği sevaplar, diğeri de şükrün getirdiği sevaplar.
Ne zaman uyumayı denesem aynı rüyayı görüyordum. Cezaevi kapısı açılıyor, babam bana doğru geliyordu. "Çıktın baba! Seni öldürdüler sanıyordum! Çok şükür Allah'ıma, yaşıyorsun!" diye bağırıp ona koşuyordum. Ama ona yaklaşırken birden uyanıyor ve onu yine kaybediyordum.
Şeytan, içine düştüğü çok zor durumdan faydalanmaya çalışmış, çektiği büyük sıkıntıları malzeme olarak kullanıp sürekli gündeme getirmiş ve böylece Hazreti Eyyüb'ü (as) yoldan çıkarmaya uğraşmıştı. Vesveseler vererek onu Allah'a isyana zorlamıştı. Hazreti Eyyüb, bir taraftan hastalığın zorluklarına göğüs germeye uğraşırken aynı zamanda şeytanın vesveseleriyle de savaşıyordu. "Kulumuz Eyyübü de an. O, Rabbine, Şeytan bana sıkıntı ve acı (eziyet) vermektedir.' diye seslenmişti." (Sâd, 41). Bizi tahammülümüzün son sınırlarından döndürüp şifa, kulluk ve şükür yoluna ilettiği için Rabb'imize binlerce kez hamdolsun.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.