Hangi ahlak sistemi fedakârlık öğütlüyorsa, sonunda bir süper güç haline gelmiş, milyonları yönetmiştir. Tabii üstünü biraz süslemek gerek. İnsanlara, kendilerini mutlu eden her şeyi feda ettikleri zaman, daha yüce bir mutluluğa ulaşacaklarını söylemek zorundasın. Bu konuda fazla açık seçik olman da gerekmez. Koca koca, anlamı belirsiz kelimeler kullan. "Evrensel Uyum" "Ebedi Ruh" "İlahi Amaç" "Nirvana" "Cennet" "Irksal Üstünlük" "Proletarya Diktatörlüğü". Mesele içerden çöküş.
Dün gece uzun süredir ağlamadığım bir şekilde ağladım. Ağlaya ağlaya yaşlandım. Yaşlanışımı aynada seyrettim. Çizgilerin gözlerimin çevresine güneş ışınları gibi kakılmasını izledim; pencere kenarındaki çiçeklerin hızlandırılmış bir biçimde açışını izlemek gibiydi. Gözyaşları, yaşlanmaya sebep olmanın ötesinde, yüzümün dokusunu değiştirip yanaklarımı kaplayan deriyi macun gibi yaptı. Bir çöküş yaşadığımın ayırdına vardım ama nasıl duracağımı bilemedim.
Sayfa 41 - Kolektif Kitap
Reklam
İzlanda Krizi İzlanda 2006-2007 yıllarında büyük ölçüde ‘carry trade’ lerle beslenen bir sıcak para krizi yaşadı. Çünkü 2005-2006 döneminde ABD ve Japonya’daki düşük faiz oranları, dünyadaki bir kısım kısa vadeli sıcak paranın İzlanda’nın yüksek getirili devlet tahvillerine yönelmesine neden oldu. Kriz mekanizması şöyle işledi: Spekülatörler ABD
“1945 başlarında batıda görev yapanların birçoğu mücadeleyi sürdürmenin anlamsız olduğunu düşünüyor ve yalnızca ailelerine kavuşmak istiyordu. Fakat Wehimacht mücadeleye devam. Generaller ve yüksek rütbeli subaylar, en umutsuz koşullarda bile emir vermeyi sürdürdüler. Ve bu emirlere riayet edildi.”
Sayfa 34 - Kronik KitapKitabı okudu
Çöküş, “mutlulukla” (yani “ruhun kurtuluşuyla”, yani birilerinin koşulunu tehlike olarak görmekle) meşgul olarak kendi kendini aldatır. “Mutluluğa” duyduğu ilgi gizli nedenin patolojik doğasını gösterir Bu bir yaşam veya ölüm merakıdır. Hepsinin yüz yüze geldiği alternatif, ya makul olmak ya da yok olmaktı.
Sayfa 293
İnsanlık tarihi boyunca hep var olan ihtiyaca dayalı tüketim ile modem zamanlarda egemen olan sembolik tüketim arasın­daki önemli farklardan bazılan tüketicinin alışveriş öncesinde ve alışveriş sırasında gösterdiği tutumlarda açığa çıkmaktadır. İhti­yaç karşılamak için bir alışveriş davranışına sahip olan tüketici için ihtiyaç duyulan ürün/hizmet bellidir. Bu nedenle tüketici, alışveriş sırasında kafasında oluşturduğu bir plana göre hareket eder. Neye ihtiyacı olduğunu ve ne alacağını önceden bilir bu yüzden tutarlı davranışlar sergiler. Sembolik tüketimin nesnesi konumundaki tüketici ise alışverişi eğlenceli bir deneyim ola­rak algıladığından ne tüketeceğine önceden belirlemez. Onun için alışveriş salt bir ürün-para değişimi değil, gündelik hayatın zevk alınan, eğlenceli bir parçasıdır. Bu yüzden alışveriş planlı ve aceleyle bitirilmesi gereken bir etkinlik değil, zevk alınması gereken bir gündelik aktivite biçimidir. Sembolik tüketimin nes­nesi olan tüketicinin alışveriş ile ilgili algısı onu kararsız, tutar­sız ve dengesiz davranış ve tutumlar sergilemeye yöneltir. Ya­pılan bir araştırmaya göre günümüzde alışveriş kararlarının % 7 4'ü satış noktalannda verilmektedir. Alışverişlerin %65'ten fazlası da planlanmadan yapılan alışverişlerdir.
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.