Spinoza'nın terminolojisi ilk bakışta size dehşet verici gelebilir. Ancak politik ve etik uzantılarını tahlil ettiğinizde her şey bambaşka bir havada görünecektir. Mesela Cömertlik Ruh Cömertliğinin parçası olabildiği gibi pekala bir budalalığın, ikiyüzlülüğün vesaire dışavurumu da olabilirdi. Spinoza açısından kesin olan şey, bu tür
Bizler, bu tek ve aynı evrenin canlı-cansız tüm sakinleri, yine bizlerden biri ya da birileri ile zorunlu karşılaşmalarımız olarak verdiği ölçüde var-kalmaya çabalarız; bu çaba, ne bir erek ne de özgürce seçtiğimiz bir tutumdur. Olmak çabalamaktır, hepsi bu!.. Özgür seçimleri bizim bir sunucu olmayan bu çabalayış, kimilerimiz için bir ıstırap, kimilerimiz içinse sevinçli bir meşguliyet olarak deneyimlenebilir. Vurgulamak istediğim tam da bu: Conatus gereği eyleyip dururken bu yaşadığı Sözde yüce bir yere varmak için kederli bir mesaiye mi dönüştüreceğiz yoksa varılacak yeri bir kenara bırakıp yolda olmadı tadını çıkaracağız. Spinozacı olmak, kuşkusuz, kavramakla geçen bir yolda oluşu, kendiliğinden sevinçli bir yolculuğu, kavradıkça güçlendiren, güçlendikçe de sevinci artıran bir dönüşümü fark etmektir.
Sayfa 86 - Ayrıntı yayıneviKitabı okudu
Reklam
342 syf.
·
Puan vermedi
Arzuyu ontolojik bağlamda ele alan Spinoza, tek tek her şey(in) var olduğu sürece kendi varlığını sürdürme çabasına "conatus" adını verir (Spinoza, 2012:371). Dolayısıyla conatus var olmaya muktedir olabilmektir. Yani var olma gücü anlamına gelen conatus, arzunun enerjisi demektir. Zira var olmak demek, arzulamak, eyleme geçmek ve arzu nesnesinin peşinden gitmek demektir.
Etika
EtikaBaruch Spinoza · Dost Kitabevi Yayınları · 20191,610 okunma
Gönüllü Kölelik Diye Bir Şey Yoktur
PARA" DENEN arzu nesnesine olan bağımlılık, ücretli hizmetin ze­mini, bütün iş sözleşmelerinin artdüşüncesi, hem işverenin hem de çalışanın farkında olduğu tehdidin temelidir. Kapitalist yapılar iş­verenleri yegâne para tedarikçisi durumuna getirmiştir. Ücretli emekçilerin bedenlerini "hizmete" koşma işi, conatus-arzu'nun para denen nesneye sabitlenmesinden alır gücünü. Şayet tahakkümün ilk anlamı, bir failin kendi arzu nesnesine ulaşmak için başka bir faili aracı olarak kullanma ihtiyacıysa, o zaman ücretli emek ilişkisinin bir tahakküm ilişkisi olduğu aşikârdır.
Sayfa 32
(...) Fetih yapan savaş beyi, sefere çıkan komutan, iktidar sahibi hükümdar (bu iktidar kendisine değil, çok­luğa aittir), kendi kârının ve endüstriyel icraat hayallerinin peşinde koşan kapitalist patron. Öyleyse, bir bakıma en genel anlamıyla patronluk, esir almak demektir ve kapitalist sömürü dışında, günümüzde anlam taşıyan başka alanlarda da bu durumun dışavurumla­rı görülebilir: STK yöneticilerinin, önder sıfatıyla, aktivistlerin faaliyetlerinin sonuçlarını kendine mal etmesi, üniversitede ensesi kalın hocanın asistanların yaptıklarını, sanatçının da yardımcıları­nın yaptıklarını kendine mal etmesi... bunlar kapitalist girişime dahil değildir, hedeflerinin de finansal kazançla hiçbir alakası yok­tur. Ama bu kişiler de patrondur, genel anlamda patronun özgül örnekleridir ve herhangi bir efendi-arzunun hizmetine koşulmuş tebanın çabasını (conatus) esir alırlar.
Sayfa 22
231 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.