Bir Bayram Günü
Günün henüz ağarmaya başladığı saatlerde çayır çimen kırağıya yenik düşerdi. Güne normalden biraz daha erken başlayan köylü kadınlar telaşla ahırlara giderken, içeriden sabırsız inek sesleri gelirdi. Belki yavrusuna kavuşma heyecanı, belki özgürlüğe kavuşma ümidiydi o sesleniş. Kıyafetlerini dâhi bazen eşlerinin, bazen evi çekip çeviren
Eski okul idaremin bana “Senin yerini kimse dolduramaz, sen bambaşkasın, ailemizden biri gibi görüyoruz biz seni.” demesi beni gerçekten çokça duygulandırıyor, aynı zamanda çok da mutlu ediyor. Ben de sizleri çok sevdiğim için soğuğun beyin nöronlarım arasındaki elektrik geçişini kestiği şu çook soğuk güne rağmen sizleri ziyaret ettim. :)
Reklam
Bazen hayatta her ne kadar çabalamak istersek bir şeyleri ve ne kadar düzene koymak istesek de hiçbir şey sandığımız üzerine gitmeyebilir. Yaşamak soğuk kış gecelerinde annelerin sokaklarda çöp arabası ile mücadele etmesi gibi mücadelelerle doludur.. Hep aynı ipin ucunda farklı yerlerde durduğumuz evrende gülmek, sevinmek, ağlamak, haykırmak belki de tüm insanların doğası gereğiydi. Tanrı insanları bu kadar kusursuzca yaratırken bu duyguların varlığını da sistemleştirmiştir. Bazı zamanlar düşündüğümüzde biz kimiz diye soruyoruz? Bana da gerek var mıydı? Peki soruyorum ya biz Tanrı'nın bir düşüysek o zaman? Dünyanın o görmediğimiz karanlık tarafı ya onun kâbusu ise.. Çook yol gidiyoruz. Çok mücadele ediyoruz. Bu yolun sonu nereye gidebilir? Hayattayız ve dürüst olmaya çalıştıkça güvensiz oluyoruz, yorgun olduğumuzda yalnız kalıyoruz, kimsenin duygularına iyi gelmiyorsak bırakıp gidiyorlar... Ne zaman anlaşılacağız? Ne zaman hayatta huzura ve sessizliğe sahip olacağız? Sonra anlıyorsunuz değil mi, —Hayatta her şey bir döngü içinde sürekli değişiyor ve yanınızdaki insanlar da bu döngünün içinde... ~Yaren Özcan
Bir anne bilmez mi, meleği için aklı başından gideni?
Bir insanı suçlamak gerçekten çok kolay.. Hele hele konu bensem herşey söylenilebilir.. Hatta geçenlerde bir kişi şöyle bir şey dedi; Abi senin hakkında insanların bir yargıyla düşünmesinden rahatsız olmuyor musun? Kesinlikle hayır dedim..Çünkü ilk önce baktığım şey insanların aklı fikri zekâsı ve âhlaki değerleri.. Hakkımdaki bir meselenin aslına
Çook uzun olduğunun farkındayım...
ABDULKADİR TURAN / ANALİZ 1 Kasım 1928’de tek kararla harflerimiz yasaklandı. İngiliz tarihçi Arnold J. Toynbee’nin ifadesiyle Türkiye’de kütüphaneleri yakmaya gerek kalmadı. Çünkü Cemil Meriç’in veciz ifadesiyle kütüphanelerde kitaplar tuğla yığını oldu. Mahir İz’in ifadesiyle roller ters döndü. Hasbelkader daha önce Fransız alfabesini öğrenen
Yanlışı ezberledik, ya doğruyu?
Boykot kültürü halkımızda gitgide yer edinmeye başlıyor ve yerli olana yönelim gün geçtikçe daha da arttıyor. Hâl böyleyken, insanlara sadece alınmaması gereken ürünler detaylı bir şekilde anlatılıp dengi olan yerli ürünlerimiz sadece genel adlarıyla bahsedilip geçiliyor. Madem boykot ediyoruz, boykotumuzu halis muhlise yakın yerli mallarımızın
49 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.