2. Aydın Kitap Fuarı’ndan aldığım üç kitaptan biri olan “Biri, Hiçbiri, Binlercesi”, Nobel ödüllü İtalyan yazar Luigi Pirandello’nun ünlü bir romanı. Kitap; Vitangelo Moscarda isimli bir adamın karısının, ona burnunun eğikliğini fark ettirmesiyle başlar. Sanırım biz böyle bir durum yaşasak gayet normal bulur, hayatımıza devam ederiz. Fakat Moscarda, bu durumu epey kafaya takıyor; çünkü olduğunu sandığı kişi ve olduğu kişi arasındaki farkı fark ediyor. Bu da karakterimizi derin bir varoluşsal krize, uzun bir düşünsel yolculuğa çıkarıyor ve bu aşırı düşünmenin getirdiği çıkmaza, deliliğe getiriyor. Kendini yeniden keşfetme ve benliğini sorgulama temelli bu yolculukta bize sorulan soru şu: “İnsan bir midir, hiç midir, yoksa binlerce midir?”
Bir düşünün: Sizce insanlar sizi, olduğunuz gibi mi kabul ediyor; yoksa size kendi perspektiflerinden bakarak mı kimlik atfediyorlar?
Siz, hem kendinizi bildiğiniz şekilde varsınız; hem de insanların sizi bildiği şekilde. Siz bir değilsiniz, sizden binlerce var. Moscarda da kendi kendisine atfettiği o “bir”liğin, başkalarının ona atfettiği “bir”likle aynı olmadığını; hatta Moscarda’nın kendine yüklediği “bir”liğin, başkaları tarafından bilinmediği için bir “hiç”e dönüştüğünün farkına vardıktan sonra diğer insanların kendi içinde oluşturdukları binlerce Moscarda’yı öldürmeye koyulur.
Eğer varoluşu sorgulayan kitapları seviyorsanız okumanız gereken felsefi-psikolojik kitaplardan biri.