-Asıl canavar kimdir?
-Herkesin içinde biraz iyilik biraz kötülük var mıdır?
-Yaşadığımız bir yerin cehennem olduğunu sonradan fark edebilir miyiz yoksa yaşadıkça orayı cehenneme çeviren biz miyiz?
-Yetişkinlerle çocuklar arasında ne kadar fark var?
-Korkunun kurbanı olmuş bir insan evladı nasıl davranışlar sergileyebilir?
-Korku yok olunca kötülükler de yok olur mu?
-Çocuklar “uygar dünyanın baskısından” uzaklaşırsa neler yapabilir?
-İnsanoğlu nasıl yaratıklara dönüşebilir veya insan, aslında nasıl bir yaratıktır?
-İnsanlığın başlıca hastalığı nedir?
Çevirmen Mîna Urgan’ın da “Sonsöz”de söylediği gibi bu kitap çokça simgesel anlam içeren bir öyküdür. Akıcı bir anlatımı ve meraklandırıcı, mantıklı, güzel bir kurgusu var. Okurken taşları teker teker yerlerine oturtacak ve asıl anlatılmak isteneni yavaş yavaş kavrayacaksınız. Sorularınızın yanıtlarını kitabı bitirip etrafınızı gözlemlerken bulacaksınız... :)