Tasarımların zihinsiz var olmadığını ve var olmayacağını herkes bilir. Çeşitli duyumların da onları algılayan zihinden başka bir yerde var olamayacakları bana hiç de daha az açık gelmemektedir. Var olmak deyimiyle ne denmek istendiği iyice incelenecek olursa bu savım çok daha iyi anlaşılacaktır. Üstünde yazı yazdığım ‘masa vardır’ dediğim zaman, onu görme ve dokunmayla algıladığımı söylemiş oluyorum. Bunun gibi bir koku vardı, demek ki koklamakla algılamıştım; bir ses vardı, demek ki işitmekle algılamıştım. Bütün bu anlatımlarda ‘var olan’ın algılanan olduğu açıkça görülmektedir