Devlet-i Aliye
"Devletin kasasını boşaltarak milletin parasını gasp eden hiçbir siyasinin İslam diye bir davası olamaz. İslam davası olan hırsızlık yapamaz." (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın swap hariç net rezervi 22 Mart haftasında eksi 65,1 milyar dolar seviyesine geriledi. )
56 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 36 hours
“Kedinin canı balık istiyor ama ayağını suya sokmaya korkuyor.” Diyor kitabında
Osman Cemal Kaygılı
Osman Cemal Kaygılı
Karagöz'ün Son Günleri
Karagöz'ün Son Günleri
Eski İstanbul’un semtlerini ve insanlarının anlatıldığı güzel bir eser. Çok severek okudum. Herkese naçizane tavsiye ederim. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. Arka Kapaktan Alıntı: OSMAN CEMAL KAYGILI, 1890’da İstanbul’da doğdu. Askerî kâtiplik ve öğretmenlik yaptı. Mahmut Şevket Paşa suikastına adının karışmasından sonra birçok yazarla birlikte sürüldüğü Sinop’ta üç yıl kaldı. Geçimini sağlamak için birçok farklı işte çalışan yazar, 1920’lerde mizah yazarlığıyla tanındı. Sonraki yıllarda Sabah, İkdam, Cumhuriyet gibi gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. İstanbul kültürüne dair çeşitli yazı dizileri yayımladı. Roman, öykü, sözlük, deneme gibi farklı türlerde eserler veren ve zengin folklor bilgisinden kuvvet alarak eski İstanbul kenar mahalle hayatını eserlerine başarıyla taşıyan Osman Cemal Kaygılı, 1945’te öldü.
Karagöz'ün Son Günleri
Karagöz'ün Son GünleriOsman Cemal Kaygılı · Can Yayınları · 2021214 okunma
Reklam
"İslam kitap sanatında ayrıcalıklı bir yere sahip olan Osmanlı minyatürleri, belgesel değer taşımaları ve özellikle tarihi konulu eserlerdeki örneklerinin gerçekçi yaklaşımıyla değer taşırlar. Bu resimler tarih, sosyoloji, kültür tarihi ve diğer alanlarda yapılan birçok araştırmada yararlanılan görsel belgeleri oluşturmalarının yanı sıra Cumhuriyet sonrası Türk resmine de kimi zaman esin kaynağı olmuşlardır." #osmanlıminyatürsanatı #banumahir #minyatür #sanat #sanattarihi
1830 - Temmuz Devrimi Fransa Kurulan Cumhuriyet değil Anayasal Monarşiydi. Ülke, ekonomi, eğitim, ceza hukuku, işçi ve kadın hakları ile ilgili sorunların yükü altında eziliyor; yoksulluk, sefalet ve kolera salgını ile bunalan halk içten içe kaynıyordu. 1832 yılına gelindiğinde alttan alta örgütlenme hazırlıkları başladı. Halk baskıların sona ermesine, despot yönetimin ortadan kalkmasını, büyüklere iş, çocuklara eğitim, kadınlara sosyal hak sağlamasını istiyor; özgürlük, eşitlik, kardeşlik diyordu. Burada asıl istenen ilerlemeydi. Bütün bunları pejmürde kılıklılar elde sopa adeta kükreyerek isteyen kalabalık, barbarlar gibi görünüyordu belki evet ama uygarlığı savunan barbarlardı onlar. Karşılarında ise ipekli şık giysileri, pırıl pırıl ayakkabılarıyla sıcak şömineler karşısında kadife örtülü masalara nazikçe dirseklerini dayayıp Orta Çağ bağnazlığını, cehaletini, köleliğini, ölüm cezasını, savaşı gülümseyerek savunan soyluları vardı.
"Acılar içinde!" Galiba yarım söylenmişti bu söz, çünkü kimin acılar içinde olduğunu kimse anlayamadı. Eskiden bu sözle halk, millet akla gelirdi; şimdiyse Karslılar bütün gece seyrettikleri şeylerin mi, kendilerinin mi, Funda Eser'in mi, yoksa Cumhuriyet'in mi acılar içinde olduğunu anlamadılar. Gene de sözün ima ettiği duygu doğruydu. Bütün salon korkuyla karışık içli bir sessizliğe gömülmüştü. "Şerefli ve aziz Türk milleti," dedi Sunay Zaim. "Aydınlanma yolunda çıktığın o büyük ve soylu yolculuktan kimse seni döndüremez. Merak etme. Tarihin tekerine gericiler, pislikler, örümcek kafalılar asla çomak sokamaz. Cumhuriyet'e, özgürlüğe, aydınlığa uzanan eller kırılır."
Sayfa 145 - 22. Basım: İstanbul, Kasım 2023 - YKY
Okur yazar insanlarımızın sayıca az olduğu o dönemde, okur yazar ve güçlü bir hitabet yeteneğine sahip olan Gani Girici, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından görevlendirildi. Cumhuriyet'in nasıl bir yönetim tarzı olduğunu, halkımıza ve ülkemize ne büyük yararlar sağlayacağını anlatmaya çalıştı. Sosyal ilişkileri güçlü olduğu için Cumhuriyet Halk Partisi'nin her kademesinde görev yapu. 1960'taki 27 Mayıs Darbesi sonrasında Tahkik Kurulu üyeliğine getirildi. Gani Girici, 30 Haziran 1921'de, Atatürk'ün kurduğu Çocuk Esirgeme (Himaye-i Etfal) Kurumu'nun Adana'daki ilk kurucuları arasında yer almıştır. Hizmetlerini sürdürürken, Vali Mukadder Öztekin ve Müftü Mehmet Uyanık ile birlikte, 6 Aralık 1963'te, şimdiki Çocuk Esirgeme Kurumu binasının temelini atarak başkanlığını yapan ve 1 Aralık 1965'te yeni binanın açılışını gerçekleştiren Gani Girici'ye Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu tarafindan ‘Altın Hâtıra Madalyası’ verilmiştir. Eski adı Tayyare Cemiyeti olan Türk Hava Kurumu Adana Şubesinin açılmasına öncülük ederek Adana'da ilk Tayyare Piyangosunun satışına destek vermiş, şehrin belli başlı semtlerinde piyango bileti satış yerleri açılmasını ve halkın bu çekilişlere katılmasını teşvik etmiştir. Bu sebeple Adana Şubesinin başarılı olmasındaki gayret ve hizmetleri dikkate alınarak; Gani Girici, Tayyare Cemiyeti Genel Merkezinin 8 Haziran 1928 tarih ve 133 sayılı kararı ile 'Alın Murassa Madalya' ile taltif edildi.
Abdülgani Girici (1901-1989)Kitabı okuyor
Reklam
Gani Girici, Atatürk'ü anlayamayan, milli bilinci kavrayamayan ve Cumhuriyet yönetiminin sağlayacağı yararları göremeyen bazı insanlarımızın bu tutumu karşısında; "Fransız işgali döneminde, Adana esnafı olan Ermenilerin, Kur'an-ı Kerim'i yırtıp içine zeytin, peynir ve benzeri maddeler sardıktan sonra, Kur'an'ınız bu mu?" diyerek, İslâm dinini aşağıladıkları hakkındaki anısını anlattığı çocuklarına; "Atatürk işgalci devletlerin kuvvetlerini kovmasaydı, dinimiz kalır mıydı sorusunu sormak gerektiğini söylemiştir. Bu nedenle Atatürk İlkelerine ve Cumhuriyet'e çok bağlı idi. Girişimci bir kişilik taşıması nedeniyle, Atatürk Adana'ya geldiğinde aynı ortamda bulunan Gani için; "Bu genç kim? Çok girişken" diyerek, dikkatini çektiğini belirten sözlerini hatırlayan Ahmet Remzi Bey, Soyadı Kanunu çıktığında Atatürk'ün bu sözlerini Gani'ye söyler ve Girici soyadını almasını önerir. Gani, Atatürk sevgisi, inkılâba bağlılığı ve kişilik yapısı gereği Girici soyadını almayı uygun bulmuştur.
Abdülgani Girici (1901-1989)Kitabı okuyor
Cumhuriyet ki adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir.
Divan-ı Harb-i ÖrfiKitabı okuyor
Atatürk'ün doğum tarihi konusunda değişik vesikalarla desteklenen üç tarih ortaya atılmaktadır. Okul kayıtları ile Mekteb-i Harbiye-i Şâhâne künye defterinde verilen, bizzat tarafından teyit olunan ve 1923 yılında İzmir'de kendisine sunulan nüfus tezkiresinde zikredilen Rumi 1926 senesi, miladi takvimde 13 Mart 1880 ila 12 Mart 1881 arasını kapsamaktadır. Buradan yola çıkarak, Erken Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün doğum tarihi olarak 1880 yılı kabul olunmuş ancak 1934 senesinde soyadı kanununun kabulü sonrasında hazırlanan nüfus hüviyet cüzdanında 1881 tarihi yer almıştır. Bu değişiklik, büyük ihtimalle Atatürk'ün doğum tarihini 19 Mayıs 1881 olarak gösterme arzusu nedeniyle yapılmıştır. Cumhuriyet kurucusunun soy kütüğü üzerine yapılan kapsamlı ve vesikalara dayalı bir araştırma ise Miladi 1893 yılında hazırlanarak Ali Rıza Bey'in dul zevcesi ile çocuklarına tahsis olunan maaş miktarını gösteren cetvelde, Mustafa Efendi'nin 16 yaşında olduğunun belirtilmesi dayanarak, Atatürk'ün dünyaya 1877 senesinde geldiğini ileri sürmektedir.
Görmez
Görmez Hazreti Muhammed'e Akp amblemiyle nüfus cüzdanı çıkardılar , peygamberimizin çocuklarının arasına "Tayyip" ismini koydular. Cami avlularında ücretsiz olarak dağıtılan dini kitapta 188 " Tayyibim" başlıklı ilahi vardı, o ilahide "Tayyip'i üzmek, Allah'ı üzmektir" deniyordu. Akp il başkanı
Sayfa 188 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Reklam
Karabekir, o aşamada Cumhuriyet'in ilanının «kongrelerde alınan kararlara» ve «askeri plandaki imzalarına» kaşı olduğunu düşünmektedir.
Sayfa 45
Sezen Aksu
J-{ DP sandığa gitmedi, Selahattin Demirtaş "evet veya hayır çer çevesine sıkışmayarak, Türkiye' de başka umut var demek için boykot ediyoruz" diyordu. Başka umudu gördük. .. Selahattin Qemirtaş başta olmak üzere, HOP şu anda komple hapiste. Murat Belge evet'i savunurken Atatürkçülere küfrediyordu, "merkezinde
Sayfa 92 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Evetciler ve Durumları
J-{ DP sandığa gitmedi, Selahattin Demirtaş "evet veya hayır çer çevesine sıkışmayarak, Türkiye' de başka umut var demek için boykot ediyoruz" diyordu. Başka umudu gördük. .. Selahattin Qemirtaş başta olmak üzere, HOP şu anda komple hapiste. Murat Belge evet'i savunurken Atatürkçülere küfrediyordu, "merkezinde
Sayfa 91 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Doğu dedikleri imparatorluğun vajinasından / forsepsle, / çıkartılan cumhuriyet de / bunca yıldır doğrultamadı belini…
Mustafa Kemal Atatürk
“Açıkça söyleyeyim, Hükümet şekli, zamanı gelince Cumhuriyet olacaktır.”
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.