Zihnimden sağa,sola her yere fırlattığım cümlelerimi,kelimelerimi tekrardan özenle askıya mı asmalıyım yoksa benim gibi dağınık mı kalmalılar bilemiyorum.
Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde. hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, hiçbiri bağlayamamış olsun geceyi sabaha. hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun. hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde. hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde. Orhan Veli KANIK✅
Reklam
Kendime bile söylemekten çekindiğim cümlelerimi yazdım sana. Sen ise ; sadece baktın ve sustun. Sessizliğine en derin sessizliği ben bırakıyorum gayri...
Aklıma Geldin Yine
Koskoca uçsuz, bucaksız bu denizde Kendimi ararken seni buldum Unuttuğumu zannediyordum Meğerse yanılmışım, unuttuğumu sanmışım Hayaline daldığım o kör noktada Daha da büyük bir aşkla sana bağlanmışım Ey deniz dile gel de söyle Nefes alamadığım çırpındıkça battığım deniz Yani sen; Gözlerin de boğuluyorum, Nefesinde kesiliyorum, Sen bana
onca zamandır oynamıyor kalemlerim, konu sen olmadıkça yazamazmış parmaklarım. cümlelerimi yalnız sen süslermişsin, zihnimden akan zehri bana içiren de senmişsin. öyle diyorlar.
Seni okuyorum, izliyorum ama ne yazmam gerektiğini düşünürken bölük pörçük cümlelerimi birleştirerek bir cevap veremiyorum.
Reklam
Daha çok farklılıkların olduğunu mesafelerin yollardan çok daha uzun olduğunu birine yakın olmanın karşı karşıya bakışmakla alakasının olmadığını bazen kelimelerin koca duvarlar olduğunu hatta bazen insanın şu koca dünyada kendi içinden öteye gidemeyeceğini gösteriyor. Tüm şairlerin toplanıp insanın içinden öteye gidemeyeceği gösteren bir şiir yazmalı bence adına bizden esintilerin olduğu, yalnızlığın geçecek bir şeyin değil de içine yuva kurabileceğini savaşların saçmalığını kendimi kaybedişimi cümlelerimi tutamayışımı sonra yine kaybedişimi anlatan bir şeyler… ben kendi hayatımın satırlarında kayboldum derken bu kayboluş bir melankoliğe Turgutlara, Tarıklara Nilgünlere dönüşmeye yol aldı. Nilgün bırak beni çekiştirp durma bu karmaşık yaşamım senin hikayene dönüşmese de olur bir Nilgün yeter bir ikincisine ne hacet, kuşlar ki onlar konmaz benim yollarıma; yollar ki onlar bile katlanmaz yolculuğuma.
elim ayağım taşıma düşman beğendirmekle geçirdiğim o günlerde ben iyiyim de kalbim delik ben iyiyim de burası doğu ben iyiyim de çevrem kötü diye tarif edildiğim her yerde bu farz dedim bu farz bu kesmediğim şeyleri uzatıyorum sanmanızdaki uzun kusur bu kalbinizin kenarındaki yavaşlık cümlelerimi yarım beni duman eden her neyse onun adına bu nasıl mümkün ki önce gözlerimden başladım ben konuşmaya akşamını gördüm dünyanın merak kuşku ve bekleme yerlerini hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah kırıldı dünya soğuktur diye yazdığım o kalem o ayna gördüm nereye gitsem ben dik gölgem kamburdu bu dünyada
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. ellerimde koparmaya çaıştığım zincirlerden kalma yara izleri yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun. gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın. yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde. hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi, hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha. hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun. hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde. hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun. ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile. dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince. yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane. unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım, sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre. öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...
Gazze;
İnsanlığımızın gözetlendiği kule Gazze; Dört bir yanına muhacir kanının bulaştığı, mazlum çığlığının sindiği, masum çocuk cesedinin yığıldığı Akdeniz'in maşrık tarafında, daha arkalardan seğirten çöl tozunun tuzlu suyla kavuştuğu kıyının birkaç kilometre içerisine kurulan bir karye Gazze. Bugünkü merkezinin haritası kalınca bir tabanca
1,437 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.