"Olmasaydı sonumuz böyle!"
Şiştt...
Sakin.
Spoiler falan vermedim.
Ama ne olur benden bu kitabı spoiler vermeden incelememi beklemeyin, yine de elimden geleni yapacağım. En son Martin Eden beni bu kadar yakmış, yıkmıştı. Ama Martin için üzülmüştüm o kitapta. Bu kitapta kime tutunduysam kaldı elimde.
Ağaca güvendim çürüdü. İnsana
Okuması bu kadar zor olan bir kitabı yazmak, tüm bu veriler için çalışmalar, röportajlar yapmak nasıl zordur kim bilir... Peki bunlar bu kadar zorsa ya o acıları yaşamak!..
Öyle satırlar var ki tüyleriniz diken diken oluyor. Ve onların gerçekten olduğunu, yaşandığını bilmek büyük bir acıya vesile... Sık sık yarım bırakıyor, uzaklaşıyorsunuz. Ama
En büyük hatam insanlardan cümlelerimi bitirmelerini beklemekti. Hayatımın belli bir dönemine kadar hep böyle yaptım zaten. Gözlerinin içine baktım beni bilsinler diye. Birisi gelip, “evet, ben seni tanıyorum” desin diye bekledim.
Keşke şu anki hislerimi anlatabilecek nitelikte cümlelere sahip olabilseydim. Hissettiğim gibi aktarabilmeyi çok isterdim. Bende içimden aktığı gibi ‘Çağlayan gibi’ yazmaya karar verdim. Yazıma keşke ile başladım, tüm incelemem boyunca 'keşke' yi kullanabileceğim tek cümlem budur. Bundan sonrası hep İYİ Kİ…
Öncelikle şunu belirteyim, adına ister
Selçuk Baran, son zamanlarda başıma gelen en güzel şey...
"Tortu" isimli eserini okuduktan sonra cümlelerimi özenle seçmiş, abartılı ifadeler kullanmaktan kaçınmıştım. Çünkü okurları etkilediğimiz bu tür kitap yorumlarında daha dikkatli hareket etmeli ve hiçbir okuru yanlış yönlendirmemeliyiz. Özellikle de genç okurları... Fakat
Sevgili Mo Yan, öncelikle ceketimi ilikleyerek önünde saygıyla eğiliyor, senin dehan karşısında her ne kadar haddime düşmese de, bu şaheserinin bende bıraktığı izlenimden izninle biraz bahsetmek istiyorum.
İri Memeler ve Geniş Kalçalar, 2012 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mo Yan'ın, 1995 yılında yayımlanan, anlatıldığı döneme ayna tutması
"Döktürmüş yine Oğuz BabaYine içimizin pasını söken, içimizi dışımızı döken mükemmel satırlar var kitapta! Bilindiği üzere her kitabında, ayrı bir tutunamayanın hikayesini, ana karakteri öne çıkarır Oğuz üstad! Bu kitapta ki tutunamayan ise erkenden emekli olan tarih öğretmeni Coşkun'dur! Coşkun öğretmenin şu serzenişleri ile bitirmek istiyorum cümlelerimi ;
"Bende büyük meseleler yüzünden harcamak isterdim hayatımı. Küçük dertler yüzünden yıpranıp gitmek istemezdim"
Hepimiz sanırım bu hayatta, bunu isterdik. Küçük dertler yüzünden yıpranmamak, hayatı boşa harcamamak!
İlk defa bir kitap incelemesi yaparken cümlelerimi toparlayamıyorum. Çünkü yazmak istediğim o kadar çok şey var ki.
Limon Ağacı, bir Yahudi kızı olan Dalia ve Arap genç Beşir' in dostluğunu anlatıyor. Ortadoğu' nun kalbi ve iki farklı aileye meyve vermiş bir limon ağacı. Çok uzak bir tarihi anlatmıyor kitap. 1967 yılı Altı Gün Savaşları. Altı
Kendimi uzun uzun anlatmak ve susmak arasında gidip geliyorum çoğu zaman.
Hiçbir zaman tam anlamıyla hissettiklerimi anlatamayacağımı, anlatsam bile anlaşılmayacağımı bildiğimden susmayı tercih ediyorum.
Hatta içimde biriktirdiklerimi kendime bile anlatmıyorum.
Yazıp yazıp siliyorum hep, cümlelerimi toparlayamıyorum. Bir şeyler yolunda değil biliyorum fakat inatla yolundaymış gibi davranıyorum.
Bazen düşüncelerim arasında kayboluyorum ve bazen de düşünmekten kaçıyorum.
Böyle nereye kadar devam edecek diye sormuyorum artık kendime.
Çünkü cevabını biliyorum.
Sadece bir köşeye çekiliyor sessizce yolunda gitmeyen ne varsa biran önce son bulmasını bekliyorum...
YouTube kitap kanalımda kesinlikle okumanız gereken yazarlar ve kitaplar hakkında içerikler üretiyorum: youtube.com/c/alintilarlaya...
"Her şey size anlamsız göründüğünde
evdeki tuvalet kağıtlarını sayın.
Ne kadar çoksa, o kadar umutlusunuzdur." (s. 34)
Büyük Yunan yazar Nilgün Bodur
Binlerce kişi tarafından satın
Hiçbir zaman tam anlamıyla hissettiklerimi anlatamayacağımı, anlatsam bile anlaşılmayacağımı bildiğimden susmayı tercih ediyorum.
Hatta içimde biriktirdiklerimi kendime bile anlatmıyorum.
Yazıp yazıp siliyorum hep, cümlelerimi toparlayamıyorum.
Bir şeyler yolunda değil biliyorum fakat inatla her şey yolundaymış gibi davranıyorum.
Bazen düşüncelerim arasında kayboluyorum ve bazen de düşünmekten kaçıyorum.
Böyle nereye kadar devam edecek diye sormuyorum artık kendime.
Çünkü cevabını bilmiyorum.
Sadece bir köşeye çekiliyor sessizce yolunda gitmeyen ne varsa bir an önce son bulmasını bekliyorum.. "