“Hayat bir güç yarışıydı. Sen karşındakinden daha güçlü durursan, eninde sonunda karşındaki senin yanına geçerdi. Çünkü haklı taraf değil, hep güçlü taraf ağır basardı…”
Bir aslan bir koyunu yerse, bu haksızlık mıdır? Koyun açısından bu durum adil değildir; hiçbir tahrik olmaksızın gaddarca ve kasten öldürülmüştür. Aslan açısından bakıldığında ise bu durum adildir. Aslan açtır ve bu günlük yiyeceği hak ettiğini düşünmektedir. Kim haklı? Bu sorunun mutlak ve evrensel bir yanıtı yok; çünkü, bu sorunu çözmek için gereken "mutlak bir haklılık" yok.
Herkes kendisinin dürüst, namuslu, haklı ve inançlı bir şekilde yaşadığını düşünürken, farkında olmadan onun ekmeğine yağ sürebilir, çünkü Hayalet; cehennemi hak edenlere cennete gireceğini sandırabilir demişti.
Muhakemesi gerçekten güven duyulmayı hak eden bir kişiyi ele alalım, bu duruma nasıl gelmiştir? Çünkü söz konusu kişi, görüşleri ve davranışlarıyla ilgili eleştirilere zihnini açık tutmuştur. Çünkü ona karşı söylenebilecek her şeyi dinleme alışkanlığı vardır; eleştiriden haklı olduğu ölçüde yararlanma ve hatanın hata olduğunu hem kendine hem de bazı durumlarda başkalarına açıkça anlatma alışkanlığı vardır. Çünkü bir insanın bir konunun tamamını bilmeye yaklaşmasının tek yolunun, her türlü farklı görüşe sahip insanları dinlemek, her türden zihnin bu konuya bakış biçimlerinin tümünü incelemek olduğunu hissetmiştir.