Yaşadıklarımızdan geriye kalan en acı şeyler tramvalarımız. Seni her an kıskıvrak yakalayıp bütün işleyişi değiştirir, en yakınını yabancı yapar, en güzel kahkahalarını keskin bıçakla keser, güzel yollarını taşlı yollara çevirir. Tramvalarımız ömür boyu bize arkadaşlık yapacak ve biz bir şekilde 'yorgunluk'la üzerlerini örtüp uyutacağız. Tramvalara sebep olan insanların üzerini örteceğiz en çok, çünkü herkes yorgun; herkes kırık ve herkes haklı.
“Hayat bir güç yarışıydı. Sen karşındakinden daha güçlü durursan, eninde sonunda karşındaki senin yanına geçerdi. Çünkü haklı taraf değil, hep güçlü taraf ağır basardı…”
Köyün birinde kralın bile kıskandığı yaşlı ve fakir bir adam yaşarmış. Herkesin kendisini kıskanmasının sebebi sahibi olduğu dillere destan beyaz bir atmış. Kral at için ihtiyara ne servetler teklif etmiş ama nafile. “Bu at, sadece bir at değil ki benim için” demiş. “o bir dost, hiç insan dostunu satar mı” diye eklermiş her teklif sonrasında.
Gel
Bir aslan bir koyunu yerse, bu haksızlık mıdır? Koyun açısından bu durum adil değildir; hiçbir tahrik olmaksızın gaddarca ve kasten öldürülmüştür. Aslan açısından bakıldığında ise bu durum adildir. Aslan açtır ve bu günlük yiyeceği hak ettiğini düşünmektedir. Kim haklı? Bu sorunun mutlak ve evrensel bir yanıtı yok; çünkü, bu sorunu çözmek için gereken "mutlak bir haklılık" yok.