"Acı, onu çekeni mükemmelliğe yöneltir, tıpkı tohumu çürüme içerisinde yeşermesi gibi."
~ Leibniz
Sayfa 74Kitabı okudu
Deneme yanılma yoluyla da olsa, her kültürde çürüme ve küflenmenin havayla temas yüzünden olduğu bilinir. Eski Mezopotamya'da saklama kavanozlarının kapakları vardı. Ortaçağ Avrupası'nda böreklerin boşluklarını doldurmak ve içindeki malzemenin havayla temasını önlemek için tereyağı veya etli veya balıklı pelte kullanılırdı. Çömlek içine konan balık veya et de aynı geleneğin devamıydı. Eğer çömlek içindeki yemekler zaten o çömleğin içinde pişirildiyse, dondurucuya veya ek koruyuculara ihtiyaç duymadan aylarca saklanabilirler. Ortaçağ'da, sıkıca kapatılmış, iyi kurutulmuş fıçılar, bakteri oluşumunu engelledikleri için uzun yol denizcilerinin vazgeçemedikleri şeyler arasındaydı. O zamanlar suyun nasıl muhafaza edildiğine dair bir bilgimiz yok, yalnızca gemi seyahatlerinde içme suyunun ömrünü uzatmak için sirke kullanıldığını biliyoruz. Ancak Ortaçağ'ın sonlarına doğru, daha uzun yolculuklar söz konusu olduğunda, Portekizli kaşiflerin Hint Okyanusu'na daha önceki seyahatlerine göre üç kat daha fazla süren rotalar bulmalarıyla fıçıların hava geçirmeyenlerinin yapılması zorunlu hale gelmişti.
Bakterilerle koruma olgusunu açıklayan teori ise, hâlâ bilinmiyor. Gıda maddelerinin muhafaza edilmesi konusu, bilimsel devrimin dehalarını büyülemiştir. Bu alandaki ilk kurban Francis Bacon'dır: Tavuğun düşük ısılarda saklanabilmesiyle ilgili bir deney yaparken kaptığı enfeksiyon sonucu ölmüştür.
Sayfa 247 - PdfKitabı okudu
"Eğer insanın içinde bir çürüme varsa, kimsenin elinden bir şey gelmez."
Sayfa 30 - YAPI KREDİ YAYINLARIKitabı okudu
Nesiller yorgunluğu biriktirir ve aktarırlar; babalarımız bize bir kansızlık mirası, bir yılgınlık yedeği bir çürüme kaynağı ve yaşam içgüdülerimizden daha güçlü bir hale gelen bir ölme enerjisi bırakmışlardır.
Sayfa 127Kitabı okudu
Leibniz
Acı, onu çekeni mükemmelliğe yöneltir, tıpkı tohumun çürüme içerisinde yeşermesi gibi.
Sosyal Çürüme
... dindar olmak veya dindar görünmek insanlara ahlaki bir aidiyet hissi sağlamıyor. Dindarlığın kendisi insanları hayâsızlıktan, çalıp çırpmaktan, torpilli ihale alımlarından korumuyor, koruyamıyor. Herkeste, her şeyde bir yersiz yurtsuzluk.
