DAFİ

DAFİ
@dafidak
Çöl büyür, vay haline içinde çöl saklayanın.
DAFİ tekrar paylaştı.
Yaşamak, bir başkası olmaktır. Ve insan bugün, dün hissettiği gibi hissediyorsa, hissetmek olanaksızdır: Dün hissedileni bugün de hissetmek, hissetmek değil, dün hissedilmiş olanı bugün anımsamaktır yalnızca, artık yok olmuş olan dünkü hayatın canlı cesedi olmaktır.
Reklam
DAFİ tekrar paylaştı.
İnancı, hicbir yerden düşmemiş bir tepsinin içinde, sıkıca bağlı bir paket gibi veriyorlar. Paketi almam isteniyor, ama açmaksızın. Bilim, bomboş bir kitabın sayfalarını açmam için tabak içinde uzattıkları bir bıçak. Kuşkuyu bir kutunun dibindeki toz gibi uzatıyorlar; iyi ama, içinde tozdan başka bir şey yoksa o kutuyu neden önüme sürüyorlar ki?
261 syf.
·
Not rated
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding
7.9/10 · 80.6k reads

Reader Follow Recommendations

See All
Toplumdan, kendisini ona zarar verenlere karşı korumasını talep edenleri hor görüyorum. Uzun vadede bu yeterli değildir. Toplum, hiçbir üyesinin bütünü tehlikeye atmadan hastalanamayacağı bir bedendir. Ortamı bozan [bu sözcük tam okunabilir değildir] hasta bir üyesinin kesilmesi gerekir. Toplumun kesilmesi gereken türlerinin adlarını verebilirim.
“Her şeyden önce suçun, bekarlığın ve hastalığın, tükenmişliğin sonuçları olduğunu öğretmek zorundayım.” [Nietche’nin kendisi de bekardı ve iyi olmaktan uzaktı.]
Reklam
Irk bozulmuştur— ahlaksızlığıyla değil, cahilliğiyle; Bozulmuştur, çünkü tükenmişlik tükenmişlik olarak kabul etmemiştir: Fizyolojik durumlar hakkında yanlışlar tüm hastalıkların kaynağıdır.—
İnsan, felakete saygı göstermelidir — güçsüzlere: Yok ol! diyen felakete
Hayır kelimisini zayıflatan — tüketen her şeye öğretiyorum. Evet kelimesini güçlendiren, güç depolayan, güç duygusunu savunan her şeye öğretiyorum. Bugüne kadar insan ne birini ne de diğerini öğretmiştir: Erdem öğretilmiştir, kendini küçük düşürme, acıma, hatta yaşamın inkar edilmesi öğretilmiştir. Tüm bunlar tükenmişlerdir değerleridir.
Tükenmişlik teorisi.—Ahlaksızlar, ruh hastaları (özellikle de sanatçılar —), suçlular, anarşistler — bunlar baskıcı sınıflar değil , tüm sınıfların önceki toplumlarının kötü insanlarıdır.— Bu elementlerin tüm sınıflarımıza nüfuz ettiğini varsayarsak, modern toplumun bir “toplum” , bir “gövde” değil, hasta bir chandala (köleleştirilen, kötü muamele gören ve istismar edilen insan) yığını olduğunu anlıyoruz— dışkısını vücudundan çıkartacak güce sahip olmayan bir toplum.
Gücün korku uyandıran türü, üstün bir biçimde kalıtsal olarak kabul edilmiştir: Otoritenin kaynağı buradaydı; insanlar burada yorumluyordu, duyuyordu, bilgelik arıyordu. — Bu, neredeyse her yerde “Tanrısallaştırma” istencinin yani tinin, vücudun ve sinirlerin tipik bir dejenerasyonuna dair bir istencin gelişmesine neden oluyordu: Varoluşun daha yüce seviyesine giden bu yolu bulmak için yapılan deneme. Kendini hasta etmek, kendini deli etmek, düzen bozukluğunun ve iflasın semptomlarını kışkırtmak— bunlar insanın daha güçlü hale gelmesi, üstün insan, daha korkunç, daha bilgin insan haline gelmesi anlamına geliyordu.
Reklam
Çöküş anlayışı. — Atıkların, çöküşün ve yok etmenin ayıplanmaması gerekir: Bunlar yaşamın, yaşamın büyümesinin gereklilikleridir. Çöküş fenomeni yaşamın herhangi bir artışı ve ilerlemesi kadar gereklidir: İnsan bunları hiçbir durumda durduramaz. Diğer taraftan nedenler adil davranmamızı ister.
Güç ve güçsüzlük probleminin kaynakları burada yatar: Güçsüz olanlar yok olur; Daha güçlü olanlar yok olmayanları yıkar; En güçlüler ise hükmü geçen değerlerin üstesinden gelirler. Sonuçta bu trajik çağı oluşturur.
Keyfin ve keyifsizliğin olayların akışı içerisinde sadece birer araç olabileceğini görmek kolaydır: asıl soru “anlamı”,”amacı” görüp göremediğimiz, anlamsızlığın mı, yoksa karşı görüşünün mü bizim için çözülemez olduğudur.
“Yaşam harcanan emeğe değmez” ; “boyun eğme” ; “bu gözyaşları neden” — Düşünmenin güçsüz ve duygusal bir yoludur. “Un monstre gai vaut mieux qu’un sentimental ennuyeux (Neşeli bir canavar, duygusal bir can sıkıcıdan daha değerlidir.)”
277 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.