Türk kadınlarının doğdukları andan itibaren DNA’larına kodlanmış olan ‘evlenme saplantısı’ ne yazık ki bizde daha yoğun yaşanıyor. Millete ailesinden genetik miras olarak mavi göz kalır, bize de bu evlenme saplantısı kalmış. “Sinek kadar eri olanın dağ kadar feri olurmuş”
İşte وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى eğer her mahluk, her zerre doğrudan doğruya Vâhid-i Ehad'e isnad edilse ve onlar ona intisap etseler; o vakit o intisap kuvvetiyle ve seyyidinin havliyle, emriyle; karınca, Firavun'un sarayını başına yıkar, baş aşağı atar. Sinek, Nemrut'u gebertip cehenneme atar. Bir mikrop, en cebbar bir zalimi kabre sokar. Buğday tanesi kadar çam çekirdeği, bir dağ gibi bir çam ağacının destgâhı ve makinesi hükmüne geçer. Havanın zerresi, bütün çiçeklerin, meyvelerin ayrı ayrı işlerinde, teşekkülatlarında muntazaman, güzelce çalışabilir. Bütün bu kolaylık, bilbedahe memuriyet ve intisaptan ileri geliyor.
Reklam
Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurur: "Mümin, günahını sanki dağın dibindeymiş de dağ üzerine devrilecekmiş gibi görür. Fâcir de günahını burnuna konan (ve elini sallasa kaçacak olan) bir sinek gibi görür.
İbn Mes'ud
Vefat yolunda hâli bu. Biz o kadar rahatız ki! Sanki cennetle müjdelenmiş gibi rahatız. İbn Mes'ûd'un bir sözü var: "Mü'min kimse günahlarını hayalinde öylesi- ne büyütür ki sanki kendisi bir dağın eteğinde otu- ruyormuş da dağ üzerine çökecekmiş zanneder. Günaha düşkün kimse ise günahlarını, burnunun üstüne konan bir sinek gibi görür." [Buhârî, "Daavât", 4]
“Mü’min kimse günahlarını hayalinde öylesine büyütür ki sanki kendisi bir dağın eteğinde oturuyormuş da dağ üzerine çökecekmiş zanneder. Günaha düşkün kimse ise günahlarını, burnunun üstüne konan bir sinek gibi görür.”
"Mü'min kimse günahlarını hayalinde öylesine büyütür ki sanki kendisi bir dağın eteğinde oturuyormuş da dağ üzerine çökecekmiş zanneder. Günaha düşkün kimse ise günahlarını, burnunun üstüne konan biri sinek gibi görür." [Buhârî, Daavât, 4]
Reklam
481 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.