Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yok İmiş
❝Kaç gece hesap etmedim uykudan mahrum Bilmem kaç sabah ezanı ile doğruldum Yok imiş hüznün tamahı. Göğsüm kan gölü Göğsüm dolu ölü Yok imiş bir felâhı. Feryad ettim duyulmadı Sesten bile sayılmadı
Yaylalara veda ettik, veda dağlara Yatağı, yorganı alıp düştük yollara Gülü, çemeni değiştik kör betonlara Köyü düşündükçe anam içim yanıyor
Reklam
Ve senin yalnızlığın Ancak dağlara sığabilir Bir de türkülere. — Ahmet Telli
Şehrin üstünden geçen bulutlar
Bakıp imreniyorum akınına Şehrin üstünden geçen bulutların. Belki gidiyorlardır yakınına Rüyamızı kuşatan hudutların. Evler, ağaçlar, sular, ben ve bu an Sanki bulutlarla bir, akıyoruz; Onların hevesine uyaraktan Cenup ufuklarına bakıyoruz. Biz de hafif olsaydık bir rüzgârdan, Yer alsaydık şu bulut kervanında, Güzel’e ve yeni’ye doğru koşan Bu sonrasız gidişin bir yanında; Dağlara, denizlere, ovalara Uzansaydık yağarak iplik iplik, Tohumları susamış tarlalara Bahar, gölge ve yağmur götürseydik. Ahmet Muhip Dıranas
"Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık. Ödünç sesle konuşan bir kalabalık içinde kendi sesiyle silinmek. Birdenbire büyümesi, gülüşü artık yaprak kıpırdatmayan bir çocuğun. İnsanın yaşlandıkça kendi kuyusuna düşmesi. Bir kadının yatağına uzanan kül bağlamış bir gövde. Saçına rüzgâr, sesine ışık düşürememek kimsenin. Parmaklarını sözüne pınar edememek. Uzaklarda bir adamın üşümesi, bir kadın dağlara daldıkça. Işıklı vitrinlere bakmadan geçmek çarşılardan. Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun. Evlerle sokaklar arasında bir ayrım kalmaması... Ayrılık o küçük ölüm, usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan." -
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Aşık mı olmadım taparcasına Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben Diz mi çektirmedim alemde Kerem gibi Ferhat gibi gürz mu sallamadım dağlara Ne Leyla yar oldu bana ne Aslı ne Şirin O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum Sabahları sokağa çıkmadan evvel Cesaret şairim cesaret Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri Sevgilimin saçları niyetine.
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Reklam
Zirvesine göz koyduğum dağlara bak. Koşup takıldığım çitlere bak.
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
İsrâ Sûresi, 37.Ayet
Hem yeryüzünde büyüklük taslayarak yürüme. Çünkü kendini ne kadar büyük görürsen gör ne yeri yarabilir, ne de boyca dağlara erişebilirsin.
Dağlara inşa edilen zindanlar
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.