Bizzat özgürlüğün zorlamalara yol açtığı kendine has bir tarihsel dönemde yaşıyoruz. Yapabilme özgürlüğü, emir ve yasaklar dile getiren yapmalısından daha fazla zorlama üretiyor hatta. Yapma­lısının bir sınırı vardır. Yapabilme ise sınır tanımaz. Bu yüzden de yapabilmeden kaynaklanan zorlamanın sınırı yoktur. Böyle­ce kendimizi bir ikilemin içinde buluruz. Özgürlük aslında zor­lamanın karşıtıdır. Özgür olmak zorlamalardan arınmış olmak demektir. Ama zorlamanın karşıtı olması gereken bu özgürlü­ğün kendisi zorlamalar yaratır. Depresyon ya da ruhsal tükeniş (burnout) özgürlüğün derin krizinin dışavurumlarıdır. Bunlar gü­nümüzde özgürlüğün pek çok açıdan zorlamaya dönüşmekte ol­duğunun patolojik işaretleridir.
Pdf
" Hayal kurabilmenin kalabalıklardan daha değerli olduğunu anlayacaksın."
Reklam
“Papa’nın yararı ne? Kardinaller ne işe yarıyor? Kendini debdebeye ve her türlü zevke kaptırmış Roma, Tanrı’ya nasıl tapıyor?” Augustin mezhebinden olan öğrenci Hans, hep bunları soruyor, beni X. Leo’nun bulunduğu salona götürürken rahip Luther’in ilkelerini kabul ettirmeye çalışıyordu. Ben de ona günlerini kazıkta geçirmek istemiyorsa daha fazla konuşmaması gerektiğini söylüyordum…
“İslam’da cariye harp esiridir. Harbler ise dünyamızın gündemindedir.” Anlatmak istedikleri şudur ki savaş denilen şey ortadan kalkmadığına ve muhtemelen kalkmayacağına ve dolayısıyla savaşta alınan esirler Kur’an gereğince paylaşılmak gerektiğine göre kölelik ve cariyelik denen şeyin de devam etmesi doğaldır. Bununla beraber bizim mollalar,
Daha çok gülümseyecek, daha az endişeleneceksin. Daha fazla şefkat görecek, daha az yargılanacaksın. Daha fazla aşk yaşayacak, daha az nefret duyulacaksın.
Babayı, Oğluyla Tehdit Eden Anne - Gaia
Ouranos'un [...] cüretkarlığına daha fazla dayanamayan Gaia, oğlu Kronos'la (Zaman) bir olup babasını erkekliğinden etme kararı alır. Belleklere kazınacak derecede etkin olan bu sahnede, kozmik bir orak darbesiyle Gökyüzü Yeryüzünden kusursuz bir simetriyle ayrılır ve bu ayrılış doğanın yer-gök dengesine kavuşmasıyla birlikte yeni başlangıçlara doğru sonlanır.
Sayfa 24 - Alfa YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
“Daha fazla konuşmak istemiyorum. Tüm alışkanlıklarım ve gururum kül oldu, yeniden yeşerebilecekleri yerler tahrip edildi içimde. Ne başkalarına ne kendime karşı acıma yok artık. Hiçbir şey kanıtlamak istemiyorum.”
120 syf.
3/10 puan verdi
Farabi yazısı sizi aldatmasın kitap Mesud Topal tarafından yazılmış fakat genel olarak ne kadar Farabi'yi anlatmak istese de başarılı olamamış fikrimce. Kitap yazı fontunun büyüklüğü olsun cümleleri yersiz uzatması olsun kitap sınavına çalışan liseli öğrencilerin yazımı gibi olmuş. Keşke yazarın dediği gibi Farabi ülkemizde daha fazla tanınsa ama bu kitap da yeterli bir kaynak değil. Farabi'nin kendi eserlerini okumak kesinlikle daha faydalı olacaktır.
Farabi - Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun?
Farabi - Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun?
Farabi - Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun?
Farabi - Var mısın ki Yok Olmaktan Korkuyorsun?Mesud Topal · Destek Yayınları · 20207.2k okunma
“Daha fazla, daha başka bir şey istemedim.”
Reklam
“Yasa koymaktan haz alıyorsunuz. Ama onları çiğnemekten aldığınız haz daha fazla.”
Sayfa 24 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
“Benim de acılarım vardı elbette fakat dışarıda ki insanların da benden farkı olmadığını görebiliyordum.Belki benim durumum biraz daha faklıydı fakat hangi insanın karşısına geçip ben senden daha fazla acı çekiyorum diyebilirdiniz ki?Bizim gözümüzde büyütmediğimiz o acılar belki de birini paramparça etmeye yetiyordur. Sonra herkesin buzdan bir kristal olduğunu düşündüm.Kimi dokunduğun an paramparça olacak kadar darbe almış oluyordu.Kimiyse yeni darbelerle yüzleşecek kadar sağlam.”
" Kan bağına takılıp kalma daha yakın olabilen insanlar var."
440 syf.
·
Not rated
Öncelikle Aşka Yelken Açanlar, The deWarenne Dynasty Serisi'nin 7. kitabı. Amanda Carre, görgü kurallarından habersiz, denizlerde büyümüş bir korsanın kızı. Babası asılmak üzereyken kalabalığın elinden kurtaran çapkınlığı ile nam salmış korsan avcısı Cliff de Warenne, ona yardım elini uzatır ve İngiltere'ye hiç görmediği annesinin yanına götürmek ister. Uzun bir yolculuk onları bekler. Ateş ve barut. Hiç kolay olmayacaktır. Ve en önemlisi annesi Amanda'yı gördüğünde nasıl tepki verecektir? Ahh Cliff nasıl bir beyefendilik nasıl? Amanda sen de az çetin ceviz değilsin. Senin değişimini görmek ve Cliff'in sabrını zorladığın anlar çok keyifliydi. Cliff'ciğim sadece birazcık fazla mı nazlandın acaba? Amanda kadar cesur olmanı beklerdim. Kitabın yarısı denizde geçiyor. Biraz sıkılmış olabilirim. Bazı yerleri de okumak yorucuydu. İlk okuduğumda daha çok sevmiştim. Onun dışında karakterler muhteşemdi. Serideki diğer karakterleri tekrardan görmek ve hele hele çocuklarıyla okumak çok hoştu. Bu ayki historical romans dozumu almış bulunuyorum. Mayıs ayında 8. kitap seriye Kusursuz Gelin ile devam edeceğim.
Aşka Yelken Açanlar
Aşka Yelken AçanlarBrenda Joyce · Pegasus Yayınları · 2013163 okunma
İnsanoğlunun yaratılışının gereğidir; insan kendi mutlulu­ğundan yalnız kendinin haberdar olmasıyla kanaat etmez, herkesi de haberdar etmek ister. Hatta bir insan esasında mutlu değilse bile, etrafa kendi mutluluğunu inandırmak için hilekarlığa ve yalancılığa bile düşer. İnsanoğlunun yaratılışının bu gereği adeta umumi gibi bir şey olduğundan o kadar önemli görülmezse de beş liralık bir saate, yirmi beş liralık veyahut daha fazla bir paha etmek üzere elmaslı kordon takmak gibi gösterişler bu karakterin en adi merte­ besinin gereklerindendir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.