Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İnsan yüreği bir sarkaç gibidir. İstediği noktaya ulaştığı anda tüm hızıyla tam tersi tarafa doğru kaymaya başlar." diyor Sait Faik. Bakın doyumsuzluk daha iyi anlatılamazdı. Neyi elde edersen, zihnin elde ettiğin şeyin tersine doğru evrilir. Ulaştığı her şeyin nankörüdür insan.
Daha iyi anlatılamazdı
Seviştiğimiz günler!.. Bu, ona eski bir filmi hatırlatıyordu. Nelson Eddy ile Jeanette Mac Donald'ın bir filmiydi. Konusunu unutmuştu. Yalnız bazı kopuk hayaller, kırık dökük biçimler, sahneler hatırlıyordu. Kendi aşklarınız filmi de onun gibiydi. Gerçekten var olduğuna inanılması güç bir anıdan başka bir şey değildi. Seviştikleri günler de tıpkı o filmdeki gibi varlığına, bir zamanlar var olduğuna kolay kolay inanılmaz bir şeydi artık.
Sayfa 58 - Can
Reklam
daha iyi anlatılamazdı ...
Yalnızlık insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. İnsan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu görüşlere sahip olduğu zaman kendini yalnız hisseder.
Daha iyi anlatılamazdı.
Ne de olsa, alt katmandakileri, baldırı çıplakları, az kazananları, yoksulları masallarla, hayallerle kandırmak, onlara ruhu, ölümsüzlüğü, cenneti, yıldızları vaat etmek gerekir. Onlar da buna inanıp kuru ekmeklerine katık ederler. Hiçbir şeyi olmayanın ulu Tanrı'sı var.
Daha iyi anlatılamazdı
Sözde ilericiler, batıcılar, modernistler ve kendilerini daha nasıl adlandıran kimseler, onlar bütün İslam dünyasında tam bir felaketi temsil etmektedirler, zira çok sayıdadırlar ve özellikle hükümet, eğitim ve kamu hayatının tümünde çok etkilidirler. İslam'ı hocalar ve muhafazakârlarda görerek -başkalarını da buna inandırarak modernistler bu düşünceyi temsil eden her şeye cephe almaktadırlar. Bu kendi kendini reformist ilan eden kimseleri, genelde utanmaları gereken şeylerle gurur duyduklarından tanırsınız.
Daha iyi anlatılamazdı
Dinin, din olgusunun insan yaşamında bulaşmadığı yer yok! Nasıl oldu da, üç beş kişinin; diyelim bir kümenin, kümelerin inancıyla bunca tanrılar varlaştı! Okullarda, tarih kitaplarında bunlar anlatılmaz! İslamlığın zorla, kafa kesmeyle, kesip biçmekle yayılmasının anlatılmadığı gibi! 1950'den bu yana ülkeyi uçuruma sürükleyen Menderes Bayar ikilemesini izleyen yönetici hipopotamlar, önce Anadolu halkını sünepeleştirdiler yeniden! Nasıl oldu bu? Kur'an kursları açılır; Mekke'ye hacı adayları gönderilir, Şeytan taşlanır; birer uyuşturucu yuvası olan tekkeler, zaviyeler açılır; 1400 yıl önce, VII. yüzyıl Arap oymağına öğütlenen ve Kureyş Tanrıelçisi Muhammed'in düşlemli doğmalarıyla yuğrulan tümceler Edirne'den Ardahan'a bütün Türkiye'ye dağıtılır. Hem de parasız olarak! 1960'lı yıllarda yapılır bunlar, Demirel döneminde! Ve Doğudan Batı'ya, Batı'dan Doğu'ya, bütün Türkiye'de minarelere hoparlör takılıp; halkı Arap olmayan, dili Arapça olmayan Türkiye'de halk, Arapça sözcüklerle bombardıman edilir!
Sayfa 150Kitabı okudu
Reklam
İçinde yaşadığımız coğrafya daha iyi anlatılamazdi belki de...
Akbabaların ölüleri yediği kulenin adı: "Sessizlik Kulesi." Türkiye'yi koca bir "Sessizlik Kulesi" yaptık en sonunda... Ölülerimizi zalimler yesin diye inşa ettiğimiz bir kule artık ülkemiz. Saklanıp bir şeylerin arkasına, dilsiz rahipler gibi bakıyoruz ölülerimize...
Sayfa 20 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Yumruğunu sıktı: kuvvetli eller. Başarır mıyız dersin Olric? Kollarını, sandalyenin iki yanına dayayarak gerindi. “Daha vaktim var, daha vaktim var,” diye söylendi. Vaktim de var, içim de var. Bütün kuvvetimle mi atılacağım maceraya? Onu bile korumayacak mıyım? Onu, o “şey”i? Kimsenin bilmediği bir parça: tarifi güç, gene de varlığını çok iyi bildiği “şey”. Onu da tehlikeye atacak mıydı? Bütün Turgut’u hiçbir zaman teslim etmemişti. Hiçbir zaman. Onu kendine saklamıştı. Değerini yalnız Turgut’un bildiği bir “şey”. Başkaları da birçok şeyler saklarlar insanlardan: gene de bir şey kalmaz kendilerine. Bu “şey” öyle değildi. Anlatılsaydı değeri kalmazdı ki. Bu nedenle anlatılamazdı. Bu “şey”i birine verseniz de farkında olmaz aslında. İnsan uzun uzun anlatsa, “onun” kendine güven verdiğini söylese, merak ederler belki. Fakat görünce bir “şey”e benzetemezler muhakkak. Bu muydu, derler o “şey”. Verdiğiyle kalır insan. Ezer, buruşturur, yere atarlar. Bazı ukalalar da Latince isimler takarlar bu “şey”e. Tarifler, benzetmeler... Ben ne dediğimi biliyorum. Benim, Turgut Özben’in özbenliği. Kelime oyunu yapıyorum, oyuna getiriyorum. Kendimi ele vermiyorum
Sayfa 127 - İletişim Sinan Yayınları İkinci Bölüm
Daha iyi anlatılamazdı
İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyacanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiç bir şey çıkmaz.
Turgut Uyar bir şiirinde, “Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.” diyor. Kimsesizlik ve yalnızlık daha iyi anlatılamazdı sanırım.
Reklam
588 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Üniversitede bir öğrenciyken okuduğumda tamamen finansal magazin haberciliği olarak okumuştum. Milenyum çağının ilk ve en büyük skandalıydı çünkü. Üniversitelerde ders olarak okutuluyordu. Bir şirket nasıl yönetilmez, hisse değeri üzerinden nasıl spekülasyon yapılır, lobicilik faaliyetleri nedir, finansal enstrümanlar nasıl kullanılır, yeni yeni
152 syf.
10/10 puan verdi
Her okurun bu kitabı muhakkak okuması gerekiyor. Bakış açısını değiştirecek bir kitap. Günümüzdeki insanların nasıl hayvanlaştığı daha iyi anlatılamazdı.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246,5bin okunma
Kızıl Goncalar ' dan - O güruh , daha iyi anlatılamazdı !!
Bunların bir meziyetinin içinde kilolarca eziyet vardır !!
651 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.