Petersburg şehrinin kenar mahallesinde, pasaklı, küçük bir odada yaşayan, kırklı yaşlarda “Sekizinci Dereceden” bir memur. Hayal ettiği hayatın ve iflah olmaz duyguların kahramanı… Sefih, bohem, gururlu ve ince düşünceli… Hayatın her türlüsünü yaşama iradesi… İki kere ikinin dört etmeyecek ihtimalini varsayarak olgusal değerlerin ve toplumsal
ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
Ateistler, deistler ve bilimi din gibi gören çevreler sürekli sordukları sorularla dindar kesimi zorlamayı ve özellikle gençlerin kafasını karıştırmayı hedeflemektedirler. Soruların kimisi “din bir tane ise neden birden çok mezhep var?” gibi basit ama bilgisiz kimselerin aklını çelmeye
İşçiye gelince, nedir işçinin kaderi? Bugün için verimsiz, kısır bir işin altında ezilmektir ve yarın için beklediği de yoksulluk, dilencilik içinde geçecek bir ihtiyarlıktır. Aldığı gündelik, günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yetmez. Nasıl kazancından bir parçasını bir yapa ayırsın da, yaşlı günlerindeki geçimini sağlayabilsin?
Soylu denen
Nankör! Benden daha değerli değil, daha varlıklı biri uğruna, beni reddettin; oysa fazilet, değer verilen bir varlık olsa, ne başkalarının talihini kıskanır; ne kendi talihsizliğime ağlardım.
Bir soylu kişi, bir para babası, bir tefeci, kısacası hiçbir şey üretmeyen ya da devlete yararsız süs püsler yapıp satan, işsiz güçsüz, bolluk içinde güle oynaya yaşarken, beri yanda işçinin, arabacının, demircinin, marangozun, çiftçinin, bir lokma ekmek için durmadan didinmesi, bunca alınteriyle, yük hayvanlarının bile zor