Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Birinin sarılıp sırtını sıvazlamasına ihtiyaç duymakla iç huzurunu başkasının insafına bırakmanın ayrımına vardığın o eşikten de geçeceksin. Kendine acımakla kendine şefkat göstermek arasındaki çizginin düşündüğün kadar ince olmadığını görünce, hay Allah daha önce nasıl göremedim diye dövünesinin geldiği ama dövünmekle daha fazla oyalanmak istemediğin için dövünmeyip işine gücüne baktığın o eşikten de geçeceksin. Sonra bir yere varacaksın, güzel bir yer. Bura ne güzelmiş ya deyip duracaksın, oturasın gelecek oturacaksın. Oturunca yorgunluğun çıkacak, her yerin ağrıyacak, ne kadar yorulduğunu oturdukça anlayacaksın. Ha demekle de kalkamayacaksın... Öyle.” … Rabia Kuruner
Tekrar konumuza dönecek olursak; sizlerin de her modern insan gibi ortalama şeyler yediğinizin ve ölü yakınlarınızı yemek gibi ilginç bir düşüncenizin olmadığının farkındayım. Ama en baştan söyleyelim, zira biraz sonra okuyacaklarınız gerçekten de canınızı çok sıkabilir. Çünkü bu kısmı okuduğunuzda, beyne faydalı gıdaları aramak yerine, beyne zararlı besinlerden uzak durmanın çok daha öncelikli olduğunu göreceksiniz. Nihayetinde, hepimizin üzerinde modern insanın beslenme laneti bulunmaktadır. Yani özetle, ilkel olmak ayrı bir dert, modern olmak daha ayrı bir dert sevgili insan.
Reklam
Korkunç!
"Şu an hissettiklerimin yanında tüm kelimeler kifayetsiz kalıyor. Sanki bambaşka bir ışık keşfetmiş gibiyim. Bu kısa zaman zarfında öylesine çok şey öğrendim ki! Ferhat'la Şirin'ın hikayesini bilir misin? Seni gördüğüm an sanki daha önce bir yerlerde karşılaşmışız gibi hissetmiştim. Şimdi bunun nedenini anlıyorum. Şirin'i hayalimde senin gibi hayal etmişim meğer. Tabii şu an karşımda ete, kana bürünmüş duran varlık hayalimdekinden bile muhteşem. Sakın gülme bana, Meryem. Allah şahidim olsun şimdi zavallı Ferhat'ı daha iyi anladım. Böylesi bir güzelliği her gün görüp sonra da ondan sonsuza dek ayrılmak zorunda kalmak! Bu cehennem azabı değil de nedir? Ferhat'ın aklını kaçırmaması mümkün değildi. Kendini sevgilisinin resmini kayalara oymaktan alıkoyamamıştı. Allahım! Acısı ne kadar büyük olmalı. Kaybedilen o büyük mutluluğun bir daha asla geri gelmeyeceğini bilerek yaşamak ne kadar da korkunç!"
""Kasada para bitince ordu duruyor. Bilim öyle değil. Bilim adamı bir hırka bir lokma kendinden öncekilerin biriktirmiş olduğu bilgiyi daha yükseğe çekmeye devam ediyor. Tabii bunun da sonu var.."
CENÂB-I HAK NEFSE DEMİŞ Kİ...
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
Sayfa 294 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Bir adamın başka bir adam için kendisini bu kadar zahmete soktuğunu daha önce hiç görmedim...
Reklam
Sindirim sistemimize yakından bakmadan önce, önemli bir konuya değinmekte fayda var. İlginç bir şekilde, yediklerimiz ve bunların insan beynine olan etkileri, insanlık tarafından pek de üzerinde durulan bir konu olmamıştır. Zira insanların büyük bir kısmının yeme davranışlarını belirleyen en önemli mesele; güzel görünen bir vücuda ya da sağlıklı
"Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır."
Kur'an-ı Kerim
Kur'an-ı Kerim
Dikkat edin! Ben sizden önce gidiyorum. Siz de sonunda gelip bana kavuşacaksınız. Dikkat edin! Sizinle buluşma yerimiz benim Kevser havuzumun başıdır. Benim havuzum, Şam'ın Bisra'sıyla Yemen'in Sanâ bölgesi sınırları arasındaki genişlikten çok daha geniştir. Benim Havuzuma akan sular sütten beyaz, kaymaktan yumuşak ve baldan çok daha tatlıdır. Buradan eğer bir kimse su içerse kesinlikle bir daha susuzluk duymaz. O havuzun çakıl taşları inci taşlarındandır, yeri de misktendir. Yarın Kıyamet gününde Mahşer yerinde kim bundan mahrûm bırakılırsa, o hayırların tümünden mahrûm kalmış demektir. Dikkat edin ve aklınızı başınıza devşirin! Kim yarın o havuzun başında benimle buluşmak istiyorsa, mutlaka diline ve eline sahip olsun.
"Üşüdün mü?" diye sordu ördek. "Seni ısıtmamı ister misin?" Daha önce kimse Ölüme böyle bir teklifte bulunmamıştı.
Reklam
İnsanın kaderi önce ailesinde gülecek, orada gülmedi mi bir daha gülmüyor..
Bizler ululuğumuzu garantileyecek şeylerin daha sonradan geleceğini varsayarak ya da sınırsız zamanımız olduğunu düşünerek gelecek planları yapmaya çok fazla zaman harcarız. Oysa sahip olduğumuz tek şey, bugündür.
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Batı'nın Bağdat Kütüphanesi....
Avrupa kıtası genel olarak Orta Çağ'da Karanlık bir gelişim çizgisin de iken İspanya ve Portekiz aksi bir düzlemde ilerliyordu. Abbasilerin başkaldırısı ile Ortadoğu ve Hicaz havzasında otoritesini kaybeden ve kaçan Emevi hanedan mensupları İspanya topraklarında ( fetihler daha önce başladı Tarık Bin Ziyad komutasında) Endülüs Emevi devletini kurarak Batı Avrupa'da bilimsel anlamda gelişimin temelini attıkları gibi merkezi otoritesi güçlü bir devlet kurdular. Yaklaşık olarak 700 küsür yıl tarih sahnesinde kalan Endülüs Emevi devleti Avrupa için bulunmaz bir hint kumaşı olmuştur. Mağribiler, Afrikalılar ve Araplar önderliğinde oluşturulan yönetim anlayışı genel olarak merkezi otoritenin sultanlar öldükçe sarsıldığı fakat Avrupa'nın içinde bulunduğu kaotik ortam sayesinde dış bir düşman tarafından yıkılmadığı kritik dönemlerde yaşadı. Emeviler, Hıristiyanlara göre daha merhametli olurken Hıristiyanlarda böyle bir şey söz konusu değil. Toplu katliamları ile İsabelle ve Ferdinand tarihte zalim yöneticiler olarak yerini aldı. Endülüs'ün düşmesi ve sonrası da Morisko olacak olan İspanyol Müslümanlar ile diğer etnik unsurların buradan sürülmesi ve yer yer katledilmesi İspanya'nın bugün ki gelişimi de dahil birçok olgusunu çok olumsuz yönde etkileyecektir. Kardinaller ele geçirdikleri Arapça kitapları tıpkı Hülagü'nün Bağdat'a girdiğinde efsanevi Bağdat kütüphanesini yakması gibi yapacak ve İspanyolların çok uzun bir süre karanlığa gömülmelerine neden olacak. Endülüslerle ilgili çok spesifik bilgiler edineceğiniz bu güzel eseri merakı olanlara tavsiye ederim.
Endülüs: Arapların İspanyayı Fethi ve Sonrası
Endülüs: Arapların İspanyayı Fethi ve SonrasıArthur Gilman · Say Yayınları · 015 okunma
Az önce dişlerinizin arasında oradan oraya giden ve beyninizde dopamin festivali oluşturan o lokma bir anda nereye gitti? Lokmanızın yemek borusuna girdikten sonraki müthiş yolculuğu bu kitabın önemle üzerinde durup, detaylı şekilde inceleyeceği bir konudur. Kitabın girişinde önemle vurguladığımız üzere, kitabın ana konusunu bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizmalar oluştursa da konuyu daha iyi anlamak için sindirim sistemindeki organları daha yakından incelememiz gerekecek. Çünkü bu organların sahip oldukları özellikler, konuyu çok daha iyi anlamamıza yardımcı olacak. O nedenle, öncelikle iskenderin sindirim sistemimiz içerisinde nasıl bir yolculuk yaptığına kısaca göz atacağız. Nihayetinde iskenderden arta kalanlar bağırsağınıza ulaştığında, belki de hayatınızda daha önce hiç sorgulamadığınız bir mevzuyu sorgulayacaksınız. Bu iskenderi isteyen ben miydim, yoksa içimdeki bakteriler mi?
TARİHTEKİ İLK SAVAŞ ACILARI: SÜMER AĞITLARI
Sümer şehirleri zaman zaman düşmanların saldırısına uğrayıp yakılıp yıkılmış ve yağma edilmiştir. Bu olaylardan sonra ülkede yeniden bir canlanma başlıyor. Başa geçen Sümer önderlerine ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için büyük görevler düşüyor. Yıkılmış şehirlerin onarılması, savaş sıkıntılarıyla morali bozulan halkın canlandırılması, ülkenin askeri ve politik gücünün sağlanması gerekiyordu. İşte bu şartlar içinde Sümer ve Akad şairleri bu olaydan acıklı şiirler halinde dile getirmişlerdir ki, bunlara ağıt veya yuğlar diyoruz. Bu ağıtlarda önce Sumer'in nasıl yakılıp yıkıldığı, tanrıların şehirleri nasıl terk ettiği, daha sonra da şehirlerin yeniden yapılması ve tanrıların yerlerine dönmesi ve bunların kutlanması anlatılıyor. Sümer inanışına göre bu felaketler yine kendi tanrıları tarafından veriliyor. Tanrılar halkın yaptıkları uygunsuzluklar yüzünden onlara kızıyor ve tanrılar meclisinde onları böyle felaketlerle cezalandırıyorlar. Çoban Tanrısı Dumuzi gibi bazı tanrılar yok olunca da arkalarından ağıtlar yapılıyor.
Sayfa 216Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.