Arnavutluk Emek Partisinin yegane rehberi daima Marksizm-Leninizm oidu. Arnavutluk Emek Partisi, Marks, Engels, Lenin ve Stalin' in ölümsüz düşüncelerinin militan bayrağını her zaman yüksekte tuttu. Arnavutluk Emek Partisinin bütün güçlüklerin ve engellerin üstesinden gelmesindeki cesaret ve kararlılığının, tükenmez gücünün, dirayetinin ve ileri görüşlülüğünün kaynağı, Marksizm-Leninizme bağlılıktır. Bu bağlılık, Partinin, hedefine ulaşmak ve görevlerini eksiksiz yerine getirmek üzere sarsılmaz bir güvenle ilerlemesini sağlamıştır.
Henüz çoğumuz hayatın özünü anlayamayacak havada saadet, kuyu dibinde cennet arayan, birbirimizden keramet bekleyen, boş şeylere kapılan, vaatlere aldanan saf kimseleriz. Bu dünya henüz büyük komik Moliére çağından üç adım ileri gitmedi.Daima üstadın ebedi komedyaları tekrarlanıp duruyor. Yalnız sahnenin dekorları değişti. Tarzlar başkalaştı. İnsanın mayası hep o maya... Kötüler daha kurnazlaştı. Birbirine zarar verme ilerledi. Fenalık büyüdü.
Reklam
Günün çiğ aydınlığına tercihen.
Daima günbatımlarını özlemişimdir...
Her insan, ne kadar müspet yaradılışta olursa olsun ölümünden sonra tekrar dirilmeyi düşünür, özler. Bu hayat dediğimiz mihnetler silsilesinin çok ileri zamana, müpheme atılmış bir mükâfatı gibidir. En müsait ve daima kazanacak kâğıtlarla oynanan biri oyun gibi, yeniden, âdeta baştan aşağı beğenmemek, inkâr etmek, değiştiğinden dolayı sevinmek için kalmışa benzeyen küçük bir mazi şuurundan başka her şeyi, her tarafı değişmek, güzelleşmek şartıyla tekrar yaşamağa başlamak insanlığın elbette vazgeçemeyeceği bir hülyadır.
Sayfa 68 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Türk genci! Atatürk'ün sana emanet ettiği Cumhuriyeti korurken, sen de dimdik ayakta duracaksın, sen de, şimşekli boraların yıldırımları içinde göz kırpmadan bekleyeceksin… Alınlar yüksekte… gözler ilerde! Aşacağın yollar uzundur. Taşlı, çakıllıdır… Sen bu mesafeleri gerektiğinde yalın ayak aşacaksın… Ayakların kanayacak, acıyacaktır… Fakat mutlaka aşacaksın. Mesafeler kanayan ayaklarının altında bitecek… taşlarıyla, çakıllarıyla eriyecek, amacına yol açacaktır. Kalpler yüksekte hep ve daima ileri!
İşte bir talihsizlik yaşamanın bir sakıncası daha, ateş düştüğü yeri yakar, dinlemeye ve acıyı paylaşmaya hazır olanların sabrı, yaşananların bıraktığı etkiden daha kısa ömürlüdür daima, koşulsuzluk tedüzelikle bezendiğinde asla çok uzun değildir. Ve böylece er ya da geç kederli insan bir başına kalır, henüz acısı dinmediği hala yatıp kalktığı yegane dünya alan o konudan artık bahsedip durmasına izin verilmediği halde, zira bu ızdıraplı dünya dayanılır gibi değildir ve insanın içini dehşet salar. İnsan o zaman başkaları açısından, herhangi bir mutsuzluğu paylaşmanı belli bir sosyal müddeti olduğunu fark eder, kimse acıyı anlamaya alışkın değildir, bu manzara sadece belli bir süreliğine tahammül edilebilir bir şeydir, bir diğer yandan seyreden ve eşlik edenler açısından, bunun için de kendilerine kaçınılmaz, olmazsa olmaz, kurtarıcı ve yararlı görenler açısından hala biraz şaşkınlık ve yüzsüzlük de vardır ve belli oranlarda kendini önemseme de. Ama bir şeyin değişmediğini ve acı çeken insanın bir adım ileri gidip acıdan sıyrılamadığını fark edince, kendilerine hakarete uğramış, lüzumsuz hissederler, bunu neredeyse bir aşağılama olarak algılayıp uzaklaşırlar: 'Yetmez mi bu kadar acaba? Onun yanında olduğum halde kuyudan neden çıkmıyor hala? bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen, o kadar dikkatini dağıtmama ve tesellime rağmen neden acaba bu denli ayak diriyor? Başını kaldıramıyorsa batsın ya da kaybolup gitsin, ne yapayım o zaman.' Bunun üzerine morali bozulan en sonuncuyu yapar geri çekilir ortadan yok olur, saklanır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.