İlber Ortaylı yazmış, belki bilmediğimiz şeyleri duyarım, öğrenirim umuduyla kitabı okuyacaksanız hayal kırıklığına uğrarsınız. Açıkçası ortaokul 8. öğrencisiyken bile kitaptaki çoğu bilgiden haberdardım, biliyordum. Belki de ben araştırmayı seviyorumdur? Kitabın adı ''Gazi Mustafa Kemal Atatürk'' ise beklentimiz herhalde
Tıpkı daldan dala sıçrayan serçeler gibi düşünceden düşünceye atladığı için, daha üçüncü cümlede başladığı noktayı unutuyor, büsbütün başka mevzulara dalıyordu.
Acı çekmek özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya
O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Baş kaldıran dizelere
...
Savaşla ilgili en büyük ironilerden biri de bu, insanın insana sırt çevirdiği yerde bile doğa başkaldırmıyordu. Çok güzel bahar günlerinde geçen kabuslar yaşıyordum: Kuşlar daldan dala atlayıp böcekleri avlarken, diğer kuşlarla cilveleşirken diğer tarafta yerde, çamur içinde küçük çocuklar ölü yatıyorlardı.
Sayfa 116 - Say Yayınları, 1.Baskı 2009 İstanbulKitabı okudu
Acı çekmek özgürlükse, özgürdük ikimiz de.
O yuvasız çalıkuşu, bense kafeste kanarya.
O dolaşmış daldan dala, savurmuş yüreğini.
Ben bölmüşüm yüreğimi, başkaldıran dizelere.
Biz, "söylemiyoruz"ama "söyleniyoruz". Konuşmuyoruz ama, mırıldanıyoruz. Biz niye böyleyiz? Genelde "sessiz"leştik. Bizdeki sessizlik, iyi huylu olmaktan mı kaynaklanıyor, yoksa içinden geçeni söylemeye, çekinmekten mi?.. Daha kötüsü, korkmaktan mı?.. Yoksa hiç günah işlenmezse, sevap işlenmese de olur sanmaktan mı? Ya aydın kişi sıfatı yakıştırılanların sessizliği, neden ola ki?
Hiç günah işlemeyen, kendisini toplum görevini yapmış sanıyor. Hiç sevap işlememiş olsa bile... Oysa Dante'nin Cehennemi'nde, hiç günah işlemeyen de, cehenneme atılıyor... Hiç sevap işlemedikleri için.
Toplumumuzda, "sıkıntılı insan" oranı yükseliyor. Bu nedenle, konuları daldan dala atlayan kitapları, yazmak kolaylaştı, okumak da...
Örneği, elinizde..
Aydın Boysan
İstanbul 2005
İlk sayfaları okurken Atv nin ucuz bütçeli ağa konak hikayeli filmlerini izliyormuşum gibi gerildim sıkıldım yarım mı bıraksam derken kendimi sonlara doğru olayların içinde buldum konusu ilgi çekici evet ama dili çok ağır gereksiz betimlemeler insanı yoruyor daldan dala atlayan konular kafa karıştırıcı..
Bundan sonrası spoiler olabilir çünkü
Bu romanı okurken acaba nasıl anlatsam, üzerine ne yazsam diye kara kara düşündüm. Zira genelde okuduğum romanlara pek benzemiyordu. Pedro Paramo, Juan Rulfo’nun tek romanı. Meksikalı yazar, aynı zamanda senarist ve fotoğrafçıymış.
Romanda birçok farklı anlatım tekniği bir arada kullanılmış. Geriye dönüşler, zaman atlamaları, diyaloglar, iç