Halil uckunilgi

Halil uckunilgi
@dalululo
selam 47
merhaba, şu an garda lake kıyısında expresso içiyorsun, kafan güzel. arkada “here there delillah” çalıyor üniversitedeki sevgilinle şarkınız olduğunu hatırlıyorsun. 12 yıl geri gidiyorsun. bugun 34 yaşını doldurmaya yaklaşık 30 gün kaldı. 7 mayıs bu gün. 12 yıl öncesini hatılıyorsun. 12 yıl sonrasını düşünüyorsun şimdi… damarım tutuyor işte arada, anı yaşamıyorsun. manzaran harika. ucsuz bucaksız Garda’nin kıyaları yeşil, açıkları mavi suları. bitiminde binbir çeşit tonla seni izleyen ağaçlar. günlük hayata yetecek kadar italyanca öğrendin, hala hatırlıyor musun? şimdi nerde nasılsındır acaba. bunu okuduğunda bana ulaş. içinde derinlerde. umarım sahip olduklarımı kaybetmemişindir aptallık yapıp. aç gözlülük yapıp. doyumsuzca davranıp…. karar verebiliyor musun artık? ben hala bazı zamanlarda sıkıntı yaşıyorum. hayır demekte duygularımı net ifade edememekte. ne istediğimi bilememekte. hiç bir şeyin tadını almadan başka şeylere sahip olma isteği.. çözdüm çok büyük oranda. bazen damarım tutuyor dedim ya…. umarım güzel bir yerdesindir. doğum günün bu gün, kaldır boşluğa kadehini ikimizin şerefine ben suretimle tokuştururum bardakları….
Reklam
320 syf.
·
Not rated

Reader Follow Recommendations

See All
Kısacası, Nisa Güzellik Salonu, kadınlara dünyayı zindan eden bir takım örf ve adetler sayesinde para kazanan bir işletmeydi. Başka bir deyişle, günlük cirosunu, kadın cinselliği üstüne kurulmuş ahlak anlayışına borçluydu.
Gölün kenarına kadar yürüdüm. Sonra durdum ve sudaki yansımamı izlemeye başladım. Yüzüme baka baka, Türkçedeki gölge kelimesini düşündüm. Göldeki yansıma anlamına geliyor olmalıydı. Öyle değilse bile olmalıydı! Çünkü şu duru suda gördüğüm yansımanın topraktaki gölgemden ne farkı vardı? Belki de insanın dışı suya, içi de toprağa yansıyordu. Fark buydu! Dünyanın bütün gölgeleri bu yüzden kapkaranlıktı..
Reklam
Tüm kitaplarda ortak metin öldürmeyeceksin, hak yemeyeceksin.... Bizim için ölenin kim olduğu önemli, kimden ne kadar eksildiği... bizden ise eksilen, polis de taşlarız problem yok.... Altın kural, gücü ele alınca güçsüzü ezmektir. Ezilen bizden olmadığı sürece sorun yok. Çocuklar ölmemesi için sırf amerikan sermayesi diye içinde normal vatandaşın olduğu yerleri kurşunlanyanların, onlardan olmayan çocukları öldürmeyeceğinin ne garantisi var ki. Amaç insan olmaksa, senle aynı renkte olmayanların yaşamasına izin ver ki farklı renkler arasında senin de rengin ışıldasın. Evren farklılıkları sever, mesela hiç bir ağacın dalı benzemez birbirine... Güçsüz taraftaki çocukların... şucu ya da bucu olmadığı için ölen tüm çocukların ruhu boğsun sizi...!
Aylardır iş nedeni ile deprem bölgesinde dolaşıyorum. Maraş, Antep, Malatya Islahiye... utanıyorum insanlığımdan, gözlerine bakamıyorum insanların konuşurken. Maddi kayıpları bir kenara, manen bitik durumda burada insanlar. Önümüz kış... sağlam ev yok. Ayakta kalan binalar da duvarları çatlak, patlak. Bir nevi tabut yani... binlerce insan kaybettik. Milyonlarca insanın hayatı direkt etkilendi. Sorumlu devlet organları ve şahıslar tatmin edici soruşturma geçirmedi, hala ceza almadılar!! İşin tuhaf tarafı plansız tasarısız projesiz yapılan gece kondular sağlamken (güya) mühendis vs ile devlet tarafından onaylanan projelerle yapılan binalar pert.... kayıplar dışında bir de hayata engelle devam etmek zorunda kalan vatandaşlar var. Burada insanlar herşeyini kaybedebilir bir tek şey dışında. Umutları... maalesef onu da yitirmiş coğu...
“ Aslında hiç bir sorunum yok… Ama niye bilmiyorum kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Mutlu olmak için her şeye sahibim… Ama mutlu değilim.”
Olmak istediği yerde değildi ve yapmak istediği işi yapmıyordu. Dolayısıyla konunun yaşadığı şehirle bir ilgisi yoktu. Dünyanın herhangi başka bir şehrinde de yaşıyor olabilirdi. Ama nerede olursa olsun, oradan nefret ediyor olacaktı. Çünkü aklı başka yerdeydi. İnsanın bedeniyle aklının aynı koordinatlarda olmaması bir felaketti. Örneğin, insanın aklı dünyada kaldıysa, cennet bile ona cehennem gibi gelirdi.
adım attığım sokaklarda değilmiş sorun. sokaklardan şehirden kaçmak çözüm değilmiş. nereye gidersem gideyim şarkılarda, kokularda, belli belirsiz anılardan sonra zihnimde buluyorum kendimi, benliğimi. zihnim ise, şehir çöplüğünde akşam yemeğini çıkarmaya çalışan bir martı gibi. Hayatta kalmak için eşeledikçe daha da zehirliyor kendini. Gecenin karanlığına kadar, sabahın ilk ışıklarına kadar...
Reklam
Sonra aramıza şehirler girecek, Hiç karşılaşmayacağız. Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek. Sonra da belki birimiz öleceğiz, Diğerimiz hiç bilmeyecek… Nazım Hikmet Ran
Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız ,günün sonunda bu aslanın bir ceylan yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.Aynı hikayeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız,günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturabilir.Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu, hangi hikayeyi nekadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.
Tercihler korkutuyor beni. Karar vermek en büyük kabusum bu sıralar. Bu nedenle de sağa ya da sola dönme tercihlerini es geçip dümdüz yürüyorum nereye gittiğimi bilmeden...
293 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.