Ama seen çok güzel bir kitapsıın!
Hiç sıkmadan hayat dersi veren bir kitap. Daha ne olsun?
Kişisel gelişim kitaplarını bence içinde geçen bazı sözlerle anlatmak daha kolay olur.Meselaaa;
"Ne gülüyorsun deli gibi" deriz ya aslında psikolojik problemi olanların %90'ı somurtur. Aklınızda hiçbir şey yoksa gülümseyin, herkes "Ne düşünüyorsunuz" diye merak eder. Gülümsemek zeka belirtisidir.
Yavru deve annesine sormuş:Anne bizim niye hörgücümüz var?
"Yavrum" demiş anne "çöl sıcağında susuzluğa dayanalım diye ."
"Peki anne" demiş "bizim toynaklarımız niye bu kadr geniş?"
"Yavum" demiş "çölde ayaklarımız kuma batmasın diye" Anne bizim
boynumuz niye bu kadar uzun? "Yavrum" demiş "çölde uzaktan gelen tehlikeleri görebilelim diye" "Peki anne Allah aşkına bizim Atatürk Orman Çiftliğinde ne işimiz var?
"Bedava peynir sadece fare kapanında var."
Kelimeleri seçerken bile olumluyu seçme şansınız var. Ne kadar az "ama", "fakat" kullanırsanız o kadar iyi. Fark ettiğim ilginç bir şey var. Biz şehitlerimizin arkasından ne deriz? Veya şehitliklere ne yazarız? "Sizi Asla Unutmayacağız!" Batı'da "Sizi Daima Hatırlayacağız!" diyorlar. "Daima hatırlamak", "Asla unutmamak"tan daha iyi değil mi?
"Tüm bildiklerimiz başkalarından öğrendiklerimizdir."
"İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır."
Kocaman bir cam fanus üzerime kapanıyor, hangi sokaklarda dolaşacağına karar vermemiş özgürlüğüm cam duvarlarla çevrili. İçeride hastalıklı bir hava var, cinayetin ayak izleri dolaşıyor yerlerde. Hüznün kara bulutları gökyüzünde uçurumun kenarından suçun himayesindeki yeryüzüne doğru akıyor. Bütün duygular bir renge bürünmüş, suçluluk duygusunun kara dünyasını beslemeye çalışıyor. Yoksulluk bir kimlik gibi döş ceplerinde taşınıyor.
Cinayetin ayak izleri dolaşıyor yerde, içeride mistik bir hava var ve herkes önce kendi sessizliğini bozuyor.
Çatı katında daracık bir yerde yoksulluk içinde yaşayan adam; yaptıklarıyla, düşündükleriyle, hissettikleriyle, kararlarıyla, ve tüm varlığıyla yaşantısının içine çekiyor insanı. Sanki zorunlulukmuş gibi bir soru sormamızı sağlıyor, önce kendimize sonra çevremize: Suç nedir?
İnsanı, kendi duygularının baş köşesinde otopsi kurmaya yitiyor ve yüksek derecelerde kaynattığı duyguları bırakıyor kucağımıza. Tüm gerçekliğiyle kendi havanında dövüp yine kendi karanlık kuyusuna bırakıyor bizi.
Cinayetin ayak izleri dolaşıyor yerde, üzerimde koca bir cam fanus, hiçbir yere kaçamıyorum her şey gözümün önünde oluyor. Bir balta kalkıyor gökyüzüne doğru ve o gökyüzü bütünüyle değişiyor. Dostoyevski'nin gökyüzüne Raskolnikov'un uzanan baltası her okuyucuya yemin ediyor; kalbinin kilitlerini kıracağına.
İçine hapsolduğum cam fanusum
Sen ışığı geçirme
Bırak senin karanlığında öleyim
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,4bin okunma
Suç ve Ceza... sen nasıl bir kitapsın? Psikoloji mi, felsefe mi, gerilim mi, polisiye mi, edebi mi? Ne okudum ben? Hepsini, tüm her şeyi içinde barındıran iliklerime kadar hissettiğim bir kitap okudum. Şu ana kadar okuduğum beni en fazla etkileyen kitap oldu Suç ve Ceza. Yıllar önce okumama rağmen tekrar iyi bir çeviri ile ve de zamanla
Suç ve Ceza. Edebiyat tarihinin yapıtaşlarından ve dönüm noktalarından biri olan roman.
En son hasta eşinin yatağı başında yeraltında bıraktığımız Dosto, Yeraltından Notlar'dan kısa bir süre sonra eşini kaybeder. Karısının acısını atlatmaya çalışırken, üç ay sonra büyük bir kayıp daha yaşayacaktır. Ömrü boyunca en büyük destekçisi olan kardeşi