Bu ince oyunda tartışma götürmeyen üstünlüğün sahip olduğu vahşi kabalıkla ezildi.
Sayfa 82
148 syf.
·
Puan vermedi
Kitap okurunun hakları bölümü efsane. Her okurun aklına bu hakların en az bir tanesi gelmiştir diye düşünüyorum. Kitaplara ve okumaya dair çarpıcı bir kitap. Bir öğretmen olarak okulun, okulda paylaşılan okuma listelerinin, anne babanın okuma adına yaklaşımlarının eleştirel bir dille ele alınması hoşuma gitti.
Roman Gibi
Roman GibiDaniel Pennac · Metis Yayınları · 2021738 okunma
Reklam
Bazen bir cümle bile..
Kitaplar, düşüncelerinizi değiştirebilir ve hayatınızı dönüştürebilir. Daniel Pennac
Evet, kendi pedagojik kovanımızın vızıltısını dinlemekten cesaretimizin kırıldığı zamanlarda içimizdeki dalgalanma bizi önce suçlu aramaya iter. Milli Eğitim, zaten herkesin kendi suçlusunu kolaylıkla işaret edebileceği bir yapıya sahiptir. "Anaokulunda bunlara doğru durmayı öğretmemişler mi yani?" diye sorar ilkokul öğretmeni, tilt
Sayfa 174Kitabı okudu
Bu öğretmenler bizlerle sadece bilgilerini değil, bilgi edinme isteğini de paylaşıyorlardı
Sayfa 251Kitabı okudu
Anlayabilmek için başarmak gerekiyor. Piaget
Sayfa 261Kitabı okudu
Reklam
Bilgi öncelikle tenseldir. Algılayan kulaklarımız ve gözlerimiz, aktaran ise ağzımızdır. Kuşkusuz bu bilgi bize kitaplardan gelir, ama kitaplar da bizden çıkar.
Sayfa 150Kitabı okudu
Sınıfımda, ne kadar mutlu saatler geçirdiğini söyleyen eski bir öğrencimle karşılaştığım sırada kendi kendime, karşı kaldırımda da hayatını kararttığım bir başkası dolaşıyor olabilir mi diye sorarım
Fakat öğretmen olduktan sonra, içgüdüsel olarak, kötü öğrencilerimi gelecekle tehdit etmenin boş bir uğraş olduğunu öğrendim.
O zamanlar öğretmenlerin de zaman zaman bu süreklilik duygusuna kapıldıklarından habersizdim: Birbiri ardına değişen sınıfların önünde dönüp dolaşıp aynı şeyleri tekrarlamanın, gündelik ödev yükünün altında ezilmenin (Sisyphos'u bir tomar ödev taşırken mutlu düşünemeyiz!), öğretmenlerin mesleği terk etmeye karar verirken ilk olarak tekdüzeliği öne sürdüklerini bilmezdim. Öğrenciler gelip geçerken, bazı öğretmenlerin orada oturup kalmak yüzünden acı çektiklerini tahmin bile edemezdim... Öğretmenlerin de gelecekten endişe duyduklarını bilmezdim: Yüksek öğretmenlik sınavımı versem tezimi tamamlasam, fakülteye geçiş yapsam, havalanıp hazırlık sınıflarının başına konsam, araştırmacılığı seçsem, yurtdışına sıvışsam, kendimi yaratıcılığa versem, sektör değiştirsem, tonlarca kâğıt üreten bu şekilsiz sivilceli kindarları sonunda bir güzel terk etsem. Öğretmenlerin kendi geleceklerini tasarlamadıklarında kendi çocuklarının, evlatlarının yüksek ihtisaslarını düşündüklerini bilmezdim... Öğretmenlerin kafalarının da gelecekle tıka basa dolu olduğunu bilmezdim. Onları sadece benim geleceğimi yasaklamakla görevli insanlar zannederdim.
Reklam
Gücü ellerinde bulunduran çoğunluğun o yırtıcı saflığı... Ah! Hangi konuda olursa olsun norm ve kuralları belirleyenler. Kültürel, ailevi, mesleki, siyasi, dini kurallar; klan, kulüp, çete, mahalle, sağlık kuralları, kas veya beyin normları... Standardın bekçileri, anlaşılmaz olanın kokusunu alır almaz nasıl da geri çekilip savunmaya geçerler, nasıl da direnirler, sanki evrensel bir komplo karşısında tek başına kalmışlardır! Kalıbın dışına çıkanın yarattığı tehdit korkusu...
Sayfa 192Kitabı okudu
Dışlanmışlık duygusu sadece bilmem kaçıncı çemberin de dışına itilmiş olan toplulukları etkilemez.
Sayfa 189Kitabı okudu
Oysa içerisinde yaşadığımız toplumda bir hiç olduğunda inanan ergen -yaşanmış bir deneyim bize en azından bunu öğretiyor- bir kurbandır.
Kendimizi kısıtlayıp, kendi kendimizi bir hiçe indirgiyoruz.
Resim