Okurken içim içime sığmadı. Bazı yerlerde gözüm yaşardı bazı yerlerde ise okurken gülümsememi tutamadım. Yazarın kalemini beğendim, akıcı bir roman. Karakterlerin geçmişlerini, travmalarını ve düşüncelerini okumak beni gerçek hayattan uzaklaştırdı. Kitapta Grace adında başrol kadın karakterimiz var şuanki eşi onu başka bir kadınla aldatıyor ama Grace hristiyan bir ailede büyümüş başta annesi olmak üzere ailesinden bir sürü kişi onu manipüle edip nasıl bu ilişkiyi "kurtarması" gerektiği hakkında konuşuyor. Grace daha önce düşük yapmış bebek sahibi olamamış ve o olaylardan sonra daha da içine kapanık hale gelmiş. Grace'in kocası Finn ayrılmaya karar verse de Grace, Tanrıya Finn'in onu tekrar sevmesi için dua ediyor. Ayrı arabalarla Chester denen kasabalarına gidiyorlar. Grace orada kasabanın "kötü oğlanı" Jackson ile tanışıyor. Jacksonın babası alkolik kendisi kasabadaki kadınlarla yatıp kalkan ve bir sürü boşanmanın sebebi olan belalı bir tamirci. Grace'in arabasının tamirhaneye çarpmasını engelledikten sonra tanışıyorlar ve ilk görüşte birbirlerinden nefret ediyorlar.
Bu kitapta Stella ve Michael'in aşkını okumak beni çok eğlendirdi. Stella otizmli bir kadın. Katı rutinleri var farklı şeyler denemekten kaçınıyor, biri ona söylemeden dokununca donuyor, Matematiği ve sayıları seviyor. Stella aşk hayatında berbat ve bunun asıl sebebinin seks konusunda berbat olmasından kaynaklandığını düşünüyor. Eğer iyi sevişmeyi öğrenirse birlikte olacağı adamı etkileyebileceğini umuyor bu yüzden bir eskort tutuyor. Michael, Faturalarını ödemek için çekiciliğini kullanarak eskortluk yapıyor ama işinde bir kuralı var "Aynı kadınla asla ikinci kere yatmıyor."