“İnsanı çaresizliğin sınırına getirip oracıkta bırakıyorlar.“
Alman vatandaşı olan bir Yahudi, zamanında Almanya için de savaşmış saygın bir iş adamı Otto Silbermann. Bir gecede hayatı değişti.
1938 yılında ‘Kristal Gece’ adı verilen kanlı bir gecede tüm Yahudilerin hayatı değişti. Çok sayıda Yahudi öldürülüp onlara ait birçok işyeri, ev, mezarlık, mekân yok edildi. Çoğu toplama kamplarına gönderildi, tutuklandı. Kristal Gece denmesinin sebebi ise, o gece gerçekleşen olaylarda her yerin yakıp yıkılmasından dolayı etrafa saçılan cam kırıkları. Bu gerçeğin yazarla bağlantısı ise, bizzat benzerini yaşamış olması ve bu geceden sonra kısa sürede yazmış olduğu bu eserdir.
Karaktere dönecek olursam evini, eşini, işini, dostlarını ardında bırakarak ve çoğundan darbe alarak hayatta kalma çabası. Bunun için nereye gidecegini bilemeden bindiği bir trende günlerce Almanya sınırları içinde yolculuk ediyor. Ne ülkeyi terk edebiliyor, ne ülkede kalabiliyor. Bu gerilimli, korku dolu, belirsiz geçen günlerde karşılaştığı insanların nefretine, umursamazlıklarına, ayrımcılıklarına, düşmanlaştırılmalarına şahit oluyor. Ve bir kaçışın, yaşama isteğinin sarsıcı sonu. Çok sevdim diye belirteyim.