Kitabın yazari Vladimir Bartol Alamut kitabında hâlâ güncel mevzularımızdan olan şii-sünni tartışmasını, bir ideolojinin (şii ideolojisi) insanlarda nasıl bir siyasi dava konusuna dönüştüğünü ve bu uğurda uydurma hikayelerle, göz boyayıcı makam ve mevkilerle, karşı koyamayacaklari zaaflarıyla insanların beyinlerinin nasıl uyuşturulduğunu ele almaktadır. Tarihi gerçekleri akıcı, yalın bir dille sürükleyici bir şekilde aktardığı romanını okuyucuyla buluşturmuştur. Kitap, her ne kadar haşhaşiliği ele alsa da okurken her milletin kendi tarihindeki ve kültüründeki benzer dini/etnik akımları ve bu akımların insanlar üzerindeki etkileri, yayılma gerekçeleri vb.üzerinde düşünmeye yönlendirmektedir.
Fakat benim gözümde kitapta ismi çokça geçen bazi karakterlerin (Ibn-i Tahir, Ebu Ubeyde gibi) hikayelerinin yarıda kaldığını söyleyebilirim. Kitabın sonu bende bir heyecan uyandırmadı. Daha çok, yazar kitabın ikinci bir serisini yazacakmış havası uyandırdı. Yani kitabı heyecanla okuyup sonuna geldiğimde biraz hayal kırıklığı yaşamış oldum.