"Sanırım önemli olan, bir şekilde fark yaratmak," dedi genç kız. "Bilirsin işte, bir şeyi gerçekten değiştirmek."Yani 'dünyayı değiştirmek' gibi mi? Onu mu kastediyorsun?"
"Bütün dünyayı değil. Sadece kendi çevrendeki şeylerin birazını."
Çok sevdiği Edinburg bile sıkıcı ve sinir bozucu olmaya başlamıştı. Üniversite şehrinde yaşamak herkesin ayrıldığı bir partide tek başına kalmak gibiydi.
Annesi anlayışla gülümsedi ve masanın üzerine koyduğu elini sıktı.
"İyi biri ol, tamam mı?"
"Ben iyiyim, her zaman iyiyim."
"Ama aşırıya kaçma. Yani, iyiliği din haline getirme."
Otuz sekizinde bir şarkının,filmin ya da kitabın hayatını değiştireceğine inanmak saçmalıktı. Aşırı zengin ya da fakir olmayı ummayacaklardı, bir süre daha sağlıklı kalmayı umacaklardı. Ortadaydılar, orta sınıf, orta yaş;aşırı mutlu olmadıkları için mutlu olacaklardı.