“Sevgili, Beni görmeyi arzular ** Ben ise onu daha çok arzularım Nefsler O'nu görmeyi arzular, kader ise engeller ** Ben âh eder inlerim o da âh eder inler”
Çünkü hareket ebediyyen ancak sevgi sebebiyle gerçekleşir, ama harekete bakan kimse başka sebepler tarafından gerçeği görmekten engellenir, oysa gerçek sebep o sebepler değildir. Zira asıl olan, âlemin kendisinin içinde hareketsiz olduğu yokluktan varlığa doğru olan hareketidir. Bu yüzdendir ki varlığın, durağanlıktan olan hareket olduğu söylenir. Şu halde, âlemin varlığı olan hareket bir sevgi hareketidir. Nitekim Hz. Peygamber - Allah'ın salâtı ve selâmı onun üzerine olsun- buna “Ben bilinmeyen bir hazineydim, bilinmek istedim” sözüyle işaret etmiştir. Bu sevgi olmasaydı, âlem somut gerçekliğinde ortaya çıkmazdı. Dolayısıyla âlemin yokluktan varlığa olan hareketi, Yaratıcının âleme yönelik sevgisinin hareketidir. Âlem kendini sâbit ve değişmez öz olarak gördüğü gibi dış dünyada var olarak da görmek ister. Bu yüzden, âlemin sâbitlik yokluğundan dış somut varlığa olan hareketi her yönü itibarıyla, Hakk tarafından ve âlem tarafından olan bir sevgi hareketidir. Çünkü kemâl, zatı gereği sevilir.
Reklam
Yeryüzünün canlılık ve hareketinin sebebi olan su hakkında da böyledir. Allah yeryüzünün hareketi, gebeliği ve doğurması hakkında sırasıyla şöyle buyurmuştur: “Yeryüzü kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.”(Hac,5) Yani, yeryüzü ancak kendisine benzeyeni, yani kendisi gibi tabii olanı doğurur. Böylece yeryüzü çiftlik, yani çift olma özelliğine kendisinden doğan ve ortaya çıkan şey sebebiyle sahıp olmuştur. Benzer şekilde Hakk'ın varlığı da çokluğa ve isimlerin çokluğuna Kendisinden ortaya çıkan ve kendi yapısıyla ilahi isimlerin hakikatlerini isteyen âlem sayesinde sahip olur. Böylece âlem ve âlemin yaratıcısı ile, çokluk tekliği sâbit olur.
Hızır (a.s.) Allah'ın Zât, İsimler ve Sıfatlar semasına nisbetle, yeryüzü durumunda olan varlıkların karanlıkları âleminde yürümüş Kutsî rûh sahibidir. ..... Hızır'ın daimî olarak var olmasına gelince; bu, onun hakikî vücudun özüne ulaşması ve cisimliğinin nurânî melekût veya ahiret âleminin gerektirdiği beşerî pis- likten temizlenmiş olarak başka unsurî cisme dönüşmesidir. Sahih hadislerde ve Kur'ân'da belirtildiği şekilde çok letâfetle o, uhrevî ölüm ve fenâyı asla kabul etmedi. ..... Hızır, büyük ve küçük pislik ihtiyaç define benzer beşeri eksikliklere duyan maddî dünyevî bir bedenle artık mevcut değildir. Birbirine ters cezâlara davet eden, cezaların ortadan kalmaksızın kabulüne rıza gösteren ve bedenini dâimi olarak yok edendir. Bazı Salihlere bazı vakitlerde fiziksel bedenle olmayı gerektirmeyen sûrette görünendir.
Hayat Suyu'na zevkli ve vicdânî bir şekilde ulaşmak, ancak gayreti gerektiren fenâ ve başkasılıkla (el-gayriyye) sıfatlanmayı gerektiren belirlenme ve Allah'ın var edici sıfatıyla vasıflanma yoluyla olur. Bu da, ilm-i sulûkta açıklanan bütün makamlar ve menzilleri katetmeyle olur.
Yerin gölgesi, tepesi ay feleğinden daha yüksek olan ve tabanı arzda bulunan huni şeklindeki bir karanlıktır.
Reklam
Şeyhimiz, ( Muhyiddin İbnu'l-Arabî)-Allah kendisinden razı olsun- "İçini yaşatan, ölü olan her varlığı diri görür" dedi.
hakikî Hayat Suyu, nurânî ve karanlık olan perdeleri açmış ve beşerî kirliliklerden temizlenmiş kutsî kişilere, çok bilen ve haberdar olan Hazrat'tan akan Ledünnî İlim demektir.
Biri birden gayri kimse birleyemedi Kim birlemişse zira Onu, gerçekten inkar eyledi
Sayfa 165Kitabı okudu
282 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.