-Sence, bizi kandırmak için dini kullanıyorlar öyle mi?..
-Eğer bir gün dinde ortadan kalkarsa...
-Ben sizin inandığınız o acıyan şefkatli Tanrı'dan söz etmiyorum...
-Evet, onlar bizim bildiğimiz, inandığımız dini de değiştirdiler!..
Herkese selamlar herkese merhabalar.
Fransız ihtilali döneminin ve milliyetçilik akımı üzerine yazılan romanları okumayı severim ama daha önce çarlık Rusya dönemi ile karşınıza gelmemiştim... Bu kitapta aylardır okunmayı bekliyordu ve sonunda okudum...
Çarlık Rusya deyince aklımıza ne geliyor. (KPSS öğrencileri daha doğrusu Mehmet Celal hocayı dinleyenlerin aklına Rusya Aba gelebilir.)
Çarlık Rusya iki tür halk vardı: zenginler ve fakirler ya da zulüm görenler ve zulm edenler.
İnsanlar robotlaşmış bir şekilde fabrikada ağır şartlarda çalışıyor ve değerleri verilmiyor. Herkes fabrika çıkışı evine gelir karısı yemek yapsın ya da yapmasın, yemeği beğensin ya da beğenmesin yedikten sonra biraz karısını paylar ya da tartaklar ve içmeye gider. Gecelere kadar içip eve gelince bir kez daha dayak. İşte "Ana" nın günü böyle geçiyordu. Ta ki eşi ölene kadar.
Fazla spoiler vermek istemiyorum.
Fransız ihtilali, Bolşevik ihtilali veya diğer ihtilaller aslında hepsi üst kesim ile alt kesimin aynı dili konuşmasına rağmen birbirlerini anlayamamaları ve arada ekonomik, sosyal, kültürel farkın artması.
-Neyse buralara fazla girmemek gerekiyor.-
Bu farkın, zulmün ve ezilmişliğin normal olmadığını haykıran ise bir avuç genç oluyor.
Ve kitap bir hedef uğruna neler çekiliyor, nasıl fedakarlıklar yapılıyor bunları anlatıyor.
Ben keyifle okudum umarım sizlerde beğenirsiniz.