Sözler verilir, kalpler kırılır insanlar ise daima gelir ve geçerlerdi...
Sevişmek arzusuna vicdanlarımızı rahat ettirebilmek için aşk dediğimiz günlerdeyiz ve cinselliğin izdüşümünde ihtiraslarımızın peşi sıra koşturup duruyoruz.
Oysa bir martı çığlığıydı yaşamak...
Beklenen, birbiri peşi sıra eklenen günlerin anlamsızlığında "beyhude" bile değildi artık.
Bir şeylerin anlamsızlığı , karşısındaki şeylerin anlamıyla; boşluk ise önceki kabına sığmayan günlerle ölçülebilirdi ancak ve bu anlamsızlığın mahiyetine lügatta hiçbir kelime karşılık gelmiyor dahası geçmişte yaşanan hiçbir gün , şimdikilerin karşısında bile duramıyordu...
J.Osterman
Şimdi gecene sızıyorum an ve an
kapı aralığından
Bütün olmazlara inat
Burnumun dikine yaşıyorum o duyguyu
an ve an
Bir gün ışığı gibi sızıyorum kapı aralığından
o koyu karanlığına….
Biliyorum yutacak o karanlık beni
İliklerime kadar hissediyorum ışığımın yok oluşunu
Engel olamıyorum kendime
Adını bilmediğim bir duyguya yeniliyor yüreğim
An ve an sızıyorum kapı aralığından
Beni içine çeken gecenin karanlığına
Şimdi kara bir duvak gece
Karanlık ise koynumda
İlerde çok ileride aralık kalan kapıdan sızan,
ışık umuda dair
Cılız ve puslu
Ya bırak yok olsun he zerrem
Yutsun zifiri karanlık bizi
Ya da ışığa doğru gidelim
Hadi tut elimi…….
~ÖFŞ~
Tatlım, sen de ben de biliyoruz ki ikimiz arasında olan her şey en sonunda , metafizik ya da senin belirtmek, tatlı tatlı kabul ettirmek ya da kulak vermek istediğin şartlarda yapılabilecek soyut tanımların ötesinde.