Edebiyatın seyrelmiş hafif havasını yeniden soluyordum, evren ayaklarımın dibinde uzanıyordu ve tek tek, alçakgönüllülükle, kendisine bir ad verilmesini rica ediyordu; ona bir ad vermek, onu hem yaratmak, hem de ona sahip olmaktı. Bu temel yanılsama olmasaydı, hiçbir zaman yazı yazmazdım ben.