Fok balığı, suya düşen yaşlı köpeğin başını suyun üstünde tutarak onu kıyıya kadar çekmiş. Görgü tanıklarından biri, olayı şöyle anlatıyor: "Aniden bir fok balığı ortaya çıktı. Köpeğin hemen arkasına geldi ve onu itmeye başladı. Eğer fok balığı olmasaydı, köpek kesinlikle boğulmuş olacaktı."
Sayfa 203 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Ahirette verilecek hiçbir karşılık, hiçbir ceza, hiçbir mükafat olmasaydı bile, bizlerin yine de bu dünyada Yaradan'ımıza şükür yolunda hayatımızı harcamamız, bedenlerimizi tüketmemiz, yeteneklerimizi sarf etmemiz, gayretimizi göstermemiz ve bütün gücümüzü bitirmemiz gerekirdi!
Sayfa 256
Gözlerin güzeldi de düşmek olmasaydı...
Sayfa 37Kitabı okuyor
Adem oğluna verilen en güzel nimetlerden biri de,unutma nimetidir. Şayet unutma olmasaydı Kul;hiçbir şey ile teselli olamaz,hiç hasreti bitmez musibete sabredemez,Hüznü hiç dinmez,kini hiç sönmez ve afetleri hatırlamaktan dünya lezzetlerinden tad almazdı.
EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Soğuk olan hava değil Mahsun.
İnsanlar soğuk. Hayat çok soğuk.
Keşke bu kadar soğuk olmasaydı da dünya, sen de bu kadar üşümeseydin.
🎬 Tabutta Rövaşata(1996)
"İnsanların duyguları olmasaydı cinayet de olmazdı".
Sayfa 72 - İnkılap yayınlarıKitabı okudu
"İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez..."
Benim düşmanım olan adındır yalnızca
Sen sensin Montague olmasan da.
Hem Montague nedir ki? Ne eli bir erkeğin,
Ne ayağı, ne kolu, ne yüzü, ne de başka bir parçası.
N'olur başka bir ad bul kendine.
Adın ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile
Kokmaz mı aynı güzellikte?
Romeo'nun da adi Romeo olmasaydı,
Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybolmazdı.
Romeo, bırak, at bu adı! Senin parçan olmayan
Bu ada karşılık al bütün varlığımı.
Sayfa 39 - JULİETKitabı okudu
García Márquez küresel şöhretine rağmen nazik ve mütevazı, gerçekten de hayranlık uyandıracak kadar dengeli ve normal bir adam. Sohbetimiz boyunca onu şehir merkezindeki bir kafede, televizyon tamircisiyle içkisini yudumlarken ya da taco'cularla hikayeler anlatırken hayal etmek zor olmadı. García Márquez sohbet etmeyi o kadar seviyor ki arkadaşları ve ailesinin kurduğu temkinli eleme süreci olmasaydı, tüm gününü yazmak yerine konuşarak geçirebilirdi.
Sayfa 43Kitabı okudu
