ceren

Teresa, eğer erkekler doğurabilseler ve bir kocaya tahammül etmek zorunda olsalardı kürtaj ve boşanma en kutsal haklardan sayılırdı diyordu. Erkeklerin, kadın bedeni üzerine yasa yapmak bir yana, o konuda fikir yürütmeye bile hakları olmadığını söylüyordu, çünkü onların çocuğu karnında taşımanın zorluğundan, doğum sancılarından ve annenin sonsuza kadar süren köleliğinden haberleri yoktu.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
İnsanlar ateist olduklarını söylediklerinde hiç tanri olmadığını ispatlayabileceklerini kastetmiyorlardir. Kesin konuşmak gerekirse, bir şeyin var olmadığını ispatlamak imkansızdır. Hiç tanrı olmadığını mutlak olarak bilmeyiz, tıpkı hiç peri, piksi, elf, hobgoblin, leprechaun veya pembe tek boynuzlu atlar olmadığını ispatlayamayacağımız gibi; ve tıpkı Noel Ba-ba'nın veya Paskalya Tavşanın veya Diş Perisinin var olmadığını ispatlayamayacağımız gibi. Hayal edebileceğiniz milyarlarca şey vardır ve hiç kimse onların olmadığını ispatlayamaz. Felsefeci Bertrand Russell bu konuyu parlak bir tasvirle ortaya koymustu. Demişti ki, eğer size güneş etrafında bir yörüngede bir cin demliği dönüyor deseydim, bu iddiami çürütemezdiniz. Fakat bir şeyi çürütmekte başarısız olmak, ona inanmak için iyi bir sebep sağlamaz. Kesin bir anlamda hepimiz "demlik bilinemezcisi" olmalıyız. Pratikte ise hepimiz a-demlikçiyiz. Bir a-demlikçi, a-perici, a-piksici, a-tek-boy-nuzlu-atçı ve a-düşleyebileceğiniz-herhangi-bir-şeyci olduğunuzla aynı (teknik olarak bilinemezci) yolla bir a-teist olabilirsiniz.
Anlayışımızda ne zaman bir boşluk olsa, insanlar bu boşluğu tanrı ile tıkamaya çalışırlar. Fakat boşluklarla ilgili sorun, bilimin ortaya çıkıp onları doldurmak şeklinde rahatsız edici bir alışkanlığa sahip olmasıdır. Darwin bu boşlukların en büyüğünü doldurdu. Ve bizler de bilimin nihayetinde geri kalan boşlukları dolduracağını bekleme cesaretine sahip olmalıyız.
Sayfa 237Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Molla rejiminin bütün cellatları saçının tek teline kurban olsun Mahsa…
Sayfa 146Kitabı okudu
Benim için mutluluk bunun gibi unutulmaz bir anı tekrar yaşayabilmektir. Hayatımızı Aristo’nun zamanı gibi bir çizgi olarak değil de böyle yoğun anların tek tek her biri olarak düşünmeyi öğrenirsek sevgilimizin sofrasında 8 yıl beklemek bize alay edilebilecek bir tuhaflık, bir saplantı gibi değil; şimdi yıllar sonra düşündüğüm gibi füsunların sofrasında geçirilmiş 1593 mutlu gece gibi gözükebilir.
Reklam
Reklam
970 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.