Bazı zamanlar, bilhassa ağır bir mutsuzluğundan sıyrıldığında insan, yaşamın tatlı şey olduğunu düsünüyor. O an bir yolunu bulup da umarsızlığının altından kalkmış olmak aslnda güneşin yüzünü yakmadığını ısıttığını görmesine olanak veriyor. Ellerini balkon korkuluğunun sıcacık olmuş demirine koyduğunda kalbinin yaşananlarla ezilmediğine sadece üstünün örtüldüğüne inanmak istiyor. En acınası anlarımız bunlar değil mi, Dede Sultan? Dengeden ve yitip gidecek hayatın düzenine kendimizi dâhil etmekten bahsediyoruz yllar boyunca. Her âdem boynuna borç aldığını ödemeye çabalıyor, irade, basiret, sadakat, fedakârlık? Bunlar nedir? Salt yormak için mi insanı? Köklerini duysun diye mi? Asırlık çınarı yorgun köklerini duysun ve atasını anlasın diye mi?
Bütün Osmanlı mülküne dert oldun Kösem Sultan
Onyedinci asırda Osman Dede isminde bir meczup, Aksaray'da Yeniçeri kulluğunun önündeki tam elli yıl, yaz ve kış anadan doğma çıplak oturmuştu. Yerinden yalnız geceleri, zarurî ihtiyaçlarla kısa bir zaman için ayrılırdı Bir gün, tebdil gezen müstebid hükümdar Dördüncü Murada: Murat!.. Murat!.. Dul ananı bana nikahla verir misin? Diye lâf atmış, bu amansız padişahtan anası Kösem Sultanı istemişti. Herkes Osman Dedenin derhal idam olunacağını tahmin etmişti. Fakat Sultan Murat saraya döner dökmez bir kriz geçirdi; bu kendisinin ölümüne sebep olacak olan siroz krizi idi. Nitekim hemen yatağa yattı. Osman Dede bir müddet sonra, mahut kaldırım üstünde eceliyle öldü.
Reklam
Gazneli Sultan Mahmud Gaznevî'nin babası Sebük Tekin, Kayı boyundan idi. Diğer Türkmenler onu bir savaşta esir aldılar ve tacire sattılar.
Sayfa 74
Abdulgaffar: “Dede nasıl olursa torun öyle olur” dedi.
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
1961: Atsız'ın İlmi Yayınları Yoğun siyasi gelişmelerin yaşandığı 1961 yılında Atsız'ın iki ilmî kitabı da çıkar: Osman (Bayburtlu), Tevârîh-i Cedid-i Mir'ât-i Cihan, İstanbul 1961. Osmanlı Tarihine Ait Takvimler I, 824, 835 ve 843 tarihli takvimler, İstanbul 1961. Üçüncü Murad devrinde yazılmış bulunan Bayburtlu Osman'ın eseriyle Atsız 1930'lardan beri meşguldü. 1936 yılında Dede Korkut'la ilgili kitabını hazırlamakla meşgul bulunan arkadaşı Orhan Şaik Gökyay'a bu eserin "Der-beyân-1 Evsâf-1 Bayundur Han” bölümünü istinsah ederek bir mektupla göndermişti (Gökyay 1938: XXXIII). Osmanlı takvimleriyle de Atsız 1950'lerden beri meşguldü. 856 tarihli bir takvimi, "Fatih Sultan Mehmet'e Sunulmuş Tarihi Bir Takvim" başlığıyla 1957 yılında İstanbul Enstitüsü Dergisi'nin III. sayısında yayımlamıştı. Ancak o yayında teknik sebeplerle transkripsiyonlu metni verememişti. "Şimdi tarihçilerin ve belki de aynı zamanda dilcilerin istifadesine sunduğum bu bir sıra takvimi, bütün hurafe ve İsrailiyat bölümleriyle birlikte yayımlıyorum." diyerek Atsız metinlerin transkripsiyonlu ve eksiksiz bir yayınını gerçekleştirmiş oluyordu. Şimdi Türkçüler tekrar dergicilik faaliyetine başlayacaklar ve siyasi gelişmeleri de takip ederek konumlarını belirleyeceklerdi. 1962 Ocağının sonunda haftalık Millî Yol, Şubat ayında da aylık Orkun dergisini çıkarmaya başladılar. Ancak dergilere geçmeden önce 22-23 Şubat gecesini anlatmalıyız.
Reklam
449 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.