Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sabahları işe gelirken serviste kitap okuyorum. Henüz servis arkadaşlarımın hiç birine örnek olmuş değilim. Bu sabah servisten indim kartımı okutup güvenlikten geçerken kapıdaki güvenlik görevlileri çok kalın kitaplar okuyorsunuz dedi :) Bu sefer öyle denk geldi dedim. Bize de kitap verseniz ama ince olsa dediler :) Ayrıca sürükleyici olacakmış. Çok hoşuma gitti. Şimdi benim onlara kitap seçip vermem gerek. Başlangıçlar önemli, ne okusalar sizce?
Lise sondaydım.. Felsefe hocası derse girdi, "arkadaşlar bana pisliğin tarifini yapar mısınız?" dedi. Birer birer cevap verdik ama hoca hiçbirimizin cevabını doğru kabul etmedi. "O zaman siz yapın tarifini hocam." dedik.. Hoca ayağa kalktı ve; "Pislik bulunmaması gereken yerde bulunan şey veya kişidir." Diye bir tarif yaptı... "Nasıl yani?" dedik "Çok kolay arkadaşlar."dedi.. "Örneğin annenizin saçını öper ve koklarsınız. Ama o saçın bir tek telini dahi yemek tabağınızda görseniz iğrenirsiniz ve o saç pislik olur." Yine tabağınızdaki yemeğinizi yağına ekmek banarak yersiniz ama o yağın bir damlası bile elbisenizin üzerine damlarsa o yağ artık pis olur." "Ve bir kimse bulunmaması gereken bir makamda bulunuyorsa eğer, unutmayın ki o da bir pisliktir." #Alıntı
Reklam
Okursanız sevinirim.
20 yaşında genç delikanlı otobüsün camından bakarken birden bağırdı. -Baba; arabalar, arabaları görüyor musun, bizle geliyorlar. Babası gülümsedi ve mutlulukla saçını okşadı. Genç bir süre daha dışarıyı izledi ve sonra birden bağırdı. -Bulutlar baba, bulutlar harika Baba gülümseyerek oğlunu izledi. -Baba ağaçlar dedi aniden delikanlı. Onlar hep geride kalıyor dedi. Arkada oturan yaşlı adam, bu bağrışmalardan rahatsız olmuş olacak ki; Babanın omzuna dokundu. Beyefendi oğlunuzu iyi bir doktora götürmelisin. Problemi var herhalde. Baba geriye dönerek "o zaten iyi bir doktordan geliyor. Oğlum doğuştan kördü ve ameliyat sonrası gözleri açıldı" dedi... Herkesin bir hikayesi var. Ne çabuk yargılıyoruz insanları ve ne çabuk tanılar konuyoruz değil mi? O kadar hızlı kararlar veriyoruz ki insanların yaşadığı hikayeler bizim için pek önemli olmuyor.
Neden okuyorsun diyenlere...
Bir defasında hocama dedim ki: "Bir kitap okudum ama zihnimde kitaptan hiçbir şey kalmadı." Bana bir meyve uzattı ve dedi ki: "Bunu ağzında çiğneyip ye." Yedikten sonra sordu: " Şimdi sen büyüdün mü ? : " Hayır, " dedim. "Büyümedin ama o meyve vücuduna dağıldı; et oldu, kemik oldu, sinir oldu, deri oldu, tırnak oldu, hücre oldu..." Anladım ki, okuduğum kitap da öyle dağılıyor ; Bir kısmı kelime dağarcığını zenginleştiriyor. Bir kısmı bilgi ve irfanını artırıyor, bir kısmı ahlakını güzelleştiriyor, bir kısmı yazı ve konuşmada üslubuna incelik katıyor, bir kısmı hayata farklı bakmanı sağlıyor, bir kısmı içindeki sevgi merhameti artırıyor, bir kısmı özgüvenini artırıyor, düşünmeni, sorgulamanı tetikliyor, olaylar karşısında nasıl davranman gerektiğini öğretiyor... Her ne kadar sen bunların farkında olmasan da. Kitap okumak bir şeye yaramaz, çünkü kitap okumak çok şeye yarar! O kadar çok şeye yarar ki neye yaradığını söylemek imkansızdır. “İyi dostlar, iyi kitaplar, bir de huzurlu bir vicdan: İşte ideal hayat.”
Mark Twain
Mark Twain
Okuyun, anlayın, paylaşın(tabii isterseniz), okutun.
Önyargıyı muhteşem şekilde anlatan bir yazı. "SEKSSİZLİK" ¶¶Günaha bulaşmadan kadın ya da erkek olunmuyor bu âlemde hekimbaşı. Bulaşmaya da değmiyor. Aslında yapmamız gereken hormonlarımızı görmezden gelmekti. Yapamadık; evdeki “vitrin”de Lacan vardı da biz mi okumadık? Cennetten zaten kovulmuştuk, cehennemde yer yoktu.
Sağım ama iyi değilim:(
6 Şubat 2023, gece 4.17, şiddetli bir sarsıntıyla yataktan fırladım. İlk aklıma gelen çocuklardı. Odalarına gidip yataklarından onları nasıl alıp yere attım, üstlerine kapandım bilmiyorum. Bekledim, bekledim, bitsin diye bekledim. Ama boşuna beklemişim. Eşyalar hiç durmadan devrilmeye başlayınca bitti, dedim, buraya kadarmış her şey. 12 kat
Reklam
Belli ki dış görünüşüne önem vermeyen; üstü başı dağınık, saçı sakalı kir içinde bir bey amca görmüştüm. Kimi geceler dışarıda uyur, kimi günler kaybolurdu ortadan. Yine bir gün dışarıda yağmura çamura aldırış etmeden sırt üstü uzanmış elleriyle islanan kağıttan bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Tüm cesaretimi toplayıp konuşmaya gittim. Tüm
Ne iş yaparsın sen dedi. Hamalım dedim. Nasıl yani dedi. Elimden tutmasını bilenin, yüreğini taşırım dedim.
Sunay Akın
Sunay Akın
Ateş düştüğü yeri yakar.
Acilde çalışırken 112 ile arrest(kalbi durmuş) hasta gelmişti. Artık dayanacak gücümüz kalmayana dek müdahale ettik ama kurtaramadık. Sadece kocası ve kadın yaşıyorlarmış. Kocasına artık hayata yalnız devam edeceğini söylemek zorundaydım. Bunun nasıl zor olduğunu anlatmak imkânsız gerçekten. Tek hekim olduğum için diğer hastalar naaş dışarı çıkana kadar beklediler ve ben bütün bu yaşadığım seylerin ardından yeniden muayenehaneye girdiğimde ilk sıradaki hasta bana "çok beklettin" diye sitemde bulundu. İnsaf dedim bütün olanları sen de gördün sonra öldüyse napalim bizim de işimiz var dedi. İşte insanoğlu bu kadardır... Çevremizdeki bu iyilik timsalleri, utanmasa melek olduğunu iddia edecek kisilerin bir de bu hallerine tanık olduğumuz yerdi acil servis. Bütün bu ikiyüzlülüğün dirilip karşımıza çıktığı yerdi.. O yüzden belki yüzümüz gülmez...
Şimdi çay içmek için bir kafeye geldim de, oturacak tek boş yer burası vardı. Fakat ona da kıyamadım, görevliye dedim "Bana bir tabure verirmisin, oraya oturacağım" Dedi "Abi dur ben çıkartırım onu" Dedim: Sakın! Böyle birşey yaparsan ben çıkar giderim. Görevliye dedim: Ona da benden bir kase süt. Oturdum taburede içtim çayımı.. Zaten şu dünya da başımıza ne geliyorsa, içimize bırakılan vicdani tahayyülleri devre dışı bırakmamızdan gelmiyor mu?
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.