Sıla ( oluruna bırak )
Oluruna bırak her neyse geçer Gün doğsun hele bir üzülmeye mi değer
" Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer. "
Martin Eden
Martin Eden
Reklam
Ülkemde değer verilmeyen bir vatandaş olmayı haketmiyordum. Biz üniversiteye gelelim diye masa başlarında saatlerimizi geçirelim onlar hatta millet adı olarak da vereyim İranlılar para verip benim bölümüme geçiyorlar üstelik bölümü beğenmeyip tekrar para verip tıp fakültesine geçiş yapıyorlar. Bunu duyunca kötü hissediyor kötü de değil arkadaşlar enayi miyiz biz neden bize değer verilmiyor ?
Deger
Bu həyatda dəyişməyən tək bir gerçək var. Bir gün hərkəs itirdiyi hər şeyin dəyərini mütləq anlayacaq. Bəzən bəziləri olur həyatımızda üzərinə çox düşdüklərimiz. Uşaq kimi qoruduqlarımız, incitməkdən belə çəkindiklərimiz.. Bütün bunlardan bezib bizi tərk edib gedənlər var. Bir gün mütləq peşman olacaqlar, o da bəs eləməzmiş kimi xətalarını anlayacaqlar, anlayacaqlar amma çox gec olacaq.
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş
Otuz Beş Yaş
İnsanlara çok fazla değer vermemeli Zira incinen sen oluyorsun hep...🌿
"Sana değer vermeyenlere üzülmenin bir süresi vardır. O süre bittiğinde kendine saygı duyman gerektiğini öğrenirsin ve mantığın konuşur. Kendine saygı duydukça, hak etmediğine inandığın, değersiz hissettiğin yerden kalkıp gitmeyi öğrenirsin."
Reklam
Lanet olasıca insancıklar!!!
Her türlü kusurunu "doğal" kavramı ardına gizleyerek eylemini bir suç olmaktan çıkartmaya çalışan ve dolayısıyla hayvanlığını meşrulaştıran insancıkları, ısrarla insan haklarına sahip birer insan olarak tanımlayan Hukuk'a inanmıyorum. İnsan olmak, doğuşla gelen biyolojik vasıflara dağıtılan bir hak olmamalı; eğitim ve davranışlarla kazanılan bir değer olmalı ve adil bir düzen isteniyorsa şayet, herbir davranış tek tek itibara alınarak derecelendirme yöntemiyle "insan olmak"lık bir yasa olarak kurallaştırılmalı...
102
Vatanım, milletim dediğin yerlerde, içinde yaşadığın insanlar yüzüne bakarak alay ediyorlar senden, değerlerinden, bedeninden, ruhundan, kemiğinden, akan kanından, yüz çizgilerinden, eylemlerinden, eylemsizliğinden, uyuyup kalkmana, hatta istediklerini yapmana rağmen; dehşetin damarlara basılışı gibi, delirircesine öfke duyuyorlar; bulsalar seni cılız anında, saplayacaklar gövdene kör kurşunları... bilinmez, belki erken yaşlarda varıyorsun farkına, dostunun, arkadaşının, ailenin; kir batağına battığını, çekip kurtarmak gelir içinden... ne âlâ! Hançer yarası gibi taşıyorsun bütün olan biteni, olacakları; daima sineye çekiyorsun... sonra ne mi oluyor Paro? Kandırmayalım kendimizi, iyiden iyiye nefret ediyorsun bu insanlardan; ses edemediğin için kendinden... bıraksalar, kaçıp gideceksin; kimselerin duymak istemedikleri, görmek istemedikleri diyarlara, yapayalnız... Ama bırakmıyorlar! Bırakmıyorlar ey! Tüm rezilliklere rağmen, tüm pisliklerine rağmen, tüm anlayışsızlıkları, tüm değer bilmezliklerine rağmen; kendi değerlerine saygı ve sevgi istiyorlar, kusursuz itaat istiyorlar! Nefret ediyorum, nefret ediyorum, nefretle soluyorum!
Şu çağın en büyük derdi insan. Dostu, sevgilisi, iş arkadaşı, akrabası... Seçebildiklerimiz de seçemediklerimiz de dert olabiliyor. Her şey yolunda gitse, insanlar zaman zaman can sıkıyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi soruyorlar, neyin var? Paul Auster cevaplıyor: "Benim bir şeyim yok. Doğru insana rastlamadım, hepsi bu." Yeni bir
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.