İSTİKLÂL MARŞINI ANLAMA VE ANLATMA ETKİNLİĞİ SONUÇ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ KAHRAMAN ORDUMUZA 👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL) İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
88 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 23 hours
Çok uğraştım, umarım tutar...
Çarpıcı eleştiriler ve düşüncelerini dile getiren bir filozofun herhangi bir kitabın ne kadar etkileyici olabilir? Bir yanılsamının geleceği adlı kitap ilk öncelikle insanların birbirlerinden ayrı bir varlık olarak sürdürülebilmesi ve insan hayvan, totem ve tabu üzerine başlarken daha sonra dinsel doktrin üzerine ilerliyor. Freud'un
Bir Yanılsamanın Geleceği
Bir Yanılsamanın GeleceğiSigmund Freud · Tutku Yayınevi · 20141,656 okunma
Reklam
705 syf.
8/10 puan verdi
Hayatın tam merkezinde yer alan iki unsur suç ve ceza; hayatı şekillendiren ve hiçbir ideolojinin, inancın değinmeyi ihmal etmediği bu iki unsur üzerine yazılan, çizilen her şey dikkate değer olmalıdır. Edebiyat dünyasının dehası olarak görülen bir yazar çıkıp bu derece önemli bu konuya ilgi duyup, değerlendiriyorsa, bu her okur için bir
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159.1k okunma
Şiddetin Kaynağı Erkeklik Değildir
Dünya iki yüzlülükte altın çağını yaşıyor. Hemen her alanda bir ikiyüzlülük almış başını gidiyor. Araştırmaların, bilimin bunca ilerlemesine, üniversite mezunlarının, akademisyenlerin bunca çoğalmasına karşın en önemli sosyal konular içerik olarak köydeki Dilber teyzenin seviyesini aşmıyor çoğunlukla. Mesela şiddet mevzu. Tüm dünyada yükselen
"Değer verilmesi gereken nedir? Alkışlar mı? Hayır. Kalabalığın alkışları dil şaklatmaktan farksızdır. Bu durumda, acınası ün olgusunu da değer verilecek bir şey olarak görmüyorsun. Peki değer verilecek ne kaldı geriye? Bence insanın kendine has yapısına, amacına uygun hareket etmek ve etmemek. Bütün işlerin ve sanatların hedefi de budur: Üretilen şey, üretildiği amaca uygun olmalıdır. Bir bağcının, seyisin veya köpek yetiştiricisinin hedefi gibi."
Sayfa 56 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Reklam
´Deger verilmesi gereken sey ne bitkiler gibi terlemek, ne sigirlar ve vahsi hayvanlar gibi nefes almak, ne izlenimler vasitasiyla etki altinda kalmak, ne ipe bagli kuklalar gibi cekistirilmek, ne sürü halinde yasamak, ne de besin ihtiyacidir; bu sonuncunun, besin artiklarini bosaltmaktan bir üstünlügü yoktur. Öyleyse deger verilmesi gereken nedir? Alkislar mi ? Hayir. Kalabaligin alkislari dil saklatmaktan farksizdir. Bu durumda, acinasi ün olgusunu da deger verilecek bir sey olarak görmüyorsun. Peki deger verilecek ne kaldi geriye ? Bence insanin kendine has yapisina, amacina uygun hareket etmek ve etmemek. Bütün islerin ve sanatlarin hedefi de budur: Üretilen sey, üretildigi amaca uygun olmalidir. Bir bagcinin, seyisin veya köpek yetistiricisinin hedefi gibi. `
Öyleyse değer verilmesi gereken nedir? Alkışlar mı? Hayır. Kalabalığın alkışları dil şaklatmaktan farksızdır. Bu durumda, acınası ün olgusunu da değer verilecek bir şey olarak görmüyorsun. Peki değer verilecek ne kaldı geriye? Bence insanın kendine has yapısına, amacına uygun hareket etmek ve etmemek. Bütün işlerin ve sanatların hedefi de budur: Üretilen şey, üretildiği amaca uygun olmalıdır. Bir bağcının, seyisin veya köpek yetiştiricisinin hedefi gibi. Peki eğitim ve öğretim neyi amaçlamalıdır? Kesinlikle değer verilmesi gereken şey işte budur ve bu konuda başarı sağlanırsa gelecekteki hiçbir şey için endişelenmeye gerek kalmaz. Peki diğer pek çok şeye değer vermekten vazgeçmezsen ne olur? Asla özgür, kendine yeten, kendinden memnun, soğukkanlı birisi olamazsın. Kıskanç, haset biri olursun, seni bazı şeylerden mahrum edebilecek insanlardan sürekli kuşkulanırsın, değer verdiğin şeylere sahip olanlara komplolar kurarsın. Sözün özü bu şeylerden birinden yoksun olan birisi, ister istemez huzursuzluğa kapılır, hatta pek çok durumda kusuru tanrılarda arar. Oysa kendi özgün düşüncelerine duyduğun saygı ve verdiğin değer, seni kendinden memnun birisi yapar ve toplumla, tanrılarla kusursuz bir ahenk içinde, tanrıları sana reva gördüğü Yazgı ve nasip ettiklerini milletle kabul ederek yaşayan bir insan yapacaktır.
Öyleyse değer verilmesi gereken nedir? Alkışlar mı? Hayır. Kalabalığın alkışları dil şaklatmaktan farksızdır. Bu durumda, acınası ün olgusunu da değer verilecek bir şey olarak görmüyorsun. Peki değer verilecek ne kaldı geriye? Bence insanın kendine has yapısına, amacına uygun hareket etmek ve etmemek.
Özgünlük
Değer verilmesi gereken şey ne bitkiler gibi terlemek ne sığırlar ve vahşi hayvanlar gibi nefes almak, ne izlenimler vasıtasıyla etki altında kalmak, ne ipe bağlı kuklalar gibi çekiştirilmek, ne sürü halinde yaşamak ne de besin ihtiyacıdır; bu sonuncunun besin artıklarını boşaltmadan bir üstünlüğü de yoktur. Öyleyse değer verilmesi gereken nedir Alkışlar mı? hayır kalabalığın alkışları dil şaklatmaktan farksızdır. Bu durumda acınası ün olgusunu da değer verilecek bir şey olarak görmüyorsun. Peki değer verilecek Ne kaldı geriye? bence insanın kendine has yapısına amacına uygun hareket etmek ve etmemek. Bütün İşlerin ve sanatların hedefi de budur: Üretilen şey üretildiği amaca uygun olmalıdır. Bir bağcının seyisin veya köpek yetiştiricinin hedefi gibi. Peki eğitim ve öğretim neyi amaçlamalıdır? Kesinlikle değer verilmesi gereken şey işte budur ve bu konuda başarı sağlanırsa gelecekteki hiçbir şey için endişelenmeye gerek kalmaz Peki diğer birçok şeye değer vermekten vazgeçmezsen ne olur asla özgür, kendine yeten, kendinden memnun, soğukkanlı birisi olamazsın. Kıskanç haset birisi olursun, Seni bazı şeylerden mahrum edebilecek İnsanlardan sürekli kuşkulanırsın, değer verdiğin şeylere sahip olanlara komplolar kurarsın. Sözün özü bu şeylerden birinden yoksun olan birisi ister istemez huzursuzluğa kapılır, hatta pek çok durumda kusuru Tanrılar da arar. Oysa kendi özgün düşüncelerine duyduğun saygı ve verdiğin değer, seni kendinden memnun birisi yapar ve toplumla, tanrılarla kusursuz bir ahenk içinde Tanrıların sana reva gördüğü yazgıyı ve nasip ettiklerini minnetle kabul ederek yaşayan bir insan yapacaktır.
Sayfa 56
Reklam
1-Bir ulusu ulus yapan değerler vardır. Bunlar; tarih, kültür, din, devlet, coğrafya, ulus ve ulusculuk, dil, sanat ve gelenektir. Maalesef bu değerlerden sapmalar ulusal birlik ve bütünlüğü tehlikeye sokar. 2-Bu değerlerden devleti inceleyelim. Devlet nedir? Devlet temel unsurlar bakımında üç öğe kuramı ile tanımlanabilir. Peki bu üç öğe kuramı
Öyleyse değer verilmesi gereken nedir? Alkışlar mı? Hayır. Kalabalığın alkışları dil şaklatmaktan farksızdır. Bu durumda, acınası ün olgusunu da değer verilecek bir şey olarak görmüyorsun. Peki değer verilecek ne kaldı geriye? Bence insanın kendine has yapısına, amacına uygun hareket etmek ve etmemek. Bütün işlerin ve sanatların hedefi de budur: Üretilen şey, üretildiği amaca uygun olmalıdır. Bir bağcının, seyisin veya köpek yetiştiricisinin hedefi gibi.
1.Dünya iki yüzlülükte altın çağını yaşıyor. Hemen her alanda bir ikiyüzlülük almış başını gidiyor. Araştırmaların, bilimin bunca ilerlemesine, üniversite mezunlarının, akademisyenlerin bunca çoğalmasına karşın en önemli sosyal konular içerik olarak köydeki Dilber teyzenin seviyesini aşmıyor çoğunlukla. Mesela şiddet mevzu. Tüm dünyada yükselen
Değer verilmesi gereken şey ne bitkiler gibi terlemek, ne sığırlar ve vahşi hayvanlar gibi nefes almak, ne izlenimler vasıtasıyla etki altında kalmak, ne ipe bağlı kuklalar gibi ­ çekiştirilmek, ne sürü halinde yaşamak, ne de besin ihtiyacıdır; bu sonuncunun, besin artıklarını boşaltmadan bir üstünlüğü de yoktur. Öyleyse değer verilmesi gereken nedir? Alkışlar mı? Ha­yır. Kalabalığın alkışları dil şaklatmaktan farksızdır. Bu du­rumda, acınası ün olgusunu da değer verilecek bir şey olarak görmüyorsun. Peki değer verilecek ne kaldı geriye? Bence insanın kendine has yapısına, amacına uygun hareket etmek ve etmemek. Bütün işlerin ve sanatların hedefi de budur: Üretilen şey, üretildiği amaca uygun olmalıdır. Bir bağcının, seyisin veya köpek yetiştiricisinin hedefi gibi.
TEPKİ VERMEK YERİNE KARŞILIK VERMEK
Mindfulness inanılmaz bir özgürlük sağlar, çünkü bu, zihnimizden geçen her düşünceye veya duyguya gerçek ve doğru olarak inanmak zorunda olmadığımız anlamına gelir. Aksine farklı düşünce ve duyguların ortaya çıktığını ve geçtiğini görebilir, hangilerinin dikkat etmeye değer ve hangilerinin olmadığına karar verebiliriz. Algılarımızın doğruluğunu ve
Sayfa 110Kitabı okudu
64 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.