Yine Oscar Wilde ve yine bir inceleme yazma kararı aldım. Içerisinde beş farklı hikaye bulunan bu kitap her bir öyküde beni kendisine çekmeyi başardı. Verilen mesajlar çok değerli, hikayeler akıp gitti bir çırpıda. Uzun süredir bu tarz okumadım ve iyi geldi gerçekten. Tavsiye edilir, hikayeleri detaylandırmak istiyorum ama üzerimde bıraktıkları etkilerden çıkamadım. Herkese iyi okumalar.
Mutlu PrensOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202222,9bin okunma
Selam arkadaşlar
Biz İnsanlar, Peyami Safa'nın 1959 tarihili romanı. İlk olarak 1937 yılında Cumhuriyet'de tefrika edilmeye başlanmışsa da kitap olarak basımı ancak 1959 yılında gerçekleşmiştir. Kitap olarak basımı geç bir tarihte olduğu için yazarın son romanı olarak kabul ediliyor.
Peyami Safa'yı az çok tanıyanlar bilir ki
Nefis bir kitaptı. Serinin diğer kitaplarını okuduysanız bu kitap daha da anlam kazanıyor. Ama her disk dünya kitabında olduğu gibi bu kitabı da tek başına okuyabilirsiniz. En sevdiğim kitap evreninin en sevdiğim karakteri baş rolde olduğu için zevkten dört köşe bir şekilde okudum bu kitabı. Nefisti. Bazı yerlerde nefisimi tuttum, kimi satırlarda haykırdım. Bir kitabı okurken ne kadar eğlenilebilirse o kadar eğlenceliydi. Anlatılmak istenen her şey ölüçülü, zarif, zekice ve bir o kadar da açık bir şekilde anlatıldığından kitaptaki yer yer muhafazakar bulduğum şeyler bile büyük resimde sevimli detaylar olarak görünüyor. Yolu ışık olası yazarın her kitapta kendini aşmasına şahit olmak da çok değerli deneyim. Sırf bu yüzden bile bu okuma serüvenine katılmaya değer. Okuyacak olanları büyülü bir serüven bekliyor. Ee, o halde iyi okumalar!
Hasan Hüseyin Korkmazgil, toplumcu-gerçekçi şiirin en önemli temsilcilerinden biridir. Öğretmenlik hayatıyla birlikte, tabii ki işçi de bir şair. Maalesef ki jayatının belli dönemlerinde tutuklanıyor ve belki de bu denli büyük şiirleri yazmasına sebep bile olmuştur. Yazıldığı bir kitap hakkında ise komünizm propagandası yaptığı iddialı ediliyor ve 3 yıl mahkûm ediliyor.
Belirli bir süreden sonra ise ödüller almaya başlıyor ve gazetelerde şiirleri yayınlanmaya devam ediyor.
Hasan Hüseyin ile Acıyı Bal Eyledik kitabı ile tanıştım ve elbette pay çıkardığım bir eserdi. Tabii oturup her şiirini severek okudum diyemem. Bu kitabını okuduktan sonra da, ikinci kitabını okumaya karar verdim. O da şu kitaptı: Acılara tutunmak. İnanın bana, okurken bir yerlerde tüyleriniz diken diken olacak, bazı yerlerde kendinizi dostunuza sadık hissedeceksiniz. Bazı yerlerde ise içiniz ağrıyarak okuyacaksınız özellikle anne-oğul ilişki için yazdığı dizelerde...kitabın dili akıcı elbette ama bazı bölümlerde çok sıkıldım, kendi iç dünyasından ziyade bir şeyler anlatmış ve bu da beni hafif itti gibi ama elbette okunmasına asla engel değil. Zaten şiirlerinde Anadolu havasını hissedeceksiniz, tabiri caizse bizim bu bölgeyi size hissettirecek ve benim için de gerçek bir şair ve emekçi yandaşı.
Herkese keyifli okumalar dilemeden önce de bir dizesiyle sonlandırmak istiyorum incelemeyi:
acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere..
Dipnot: Ahmet Kaya'nın müziğine ait sözler ise, bilin ki değerli şiirlerdir.
Acılara TutunmakHasan Hüseyin Korkmazgil · Türkiye İşbankası Kültür Yayınları · 2022717 okunma
Oscar Wilde ile Dorian Gray'in Portresi kitabıyla tanıştım ve tabii ki beni sarsan bir bakıma da ters köşe yapan bir kitaptı ama okuduğum en değerli eserler arasına alabilirim. Ve böyle düşünüyorken, başka eserlerini okumaya karar verdim ve o eser ise...
Duygularımın anlatmaya yetmeyeceği bir eser: Reading Zindanı Baladı. Ah bir bilseniz
İnsanı tanımak, anlamak, kabul edip değer verdiğini göstermek üzerine yazılmış gerçekten değerli bir kitap. Kitabın içinde başka kitaplar üzerinden referanslara dayalı örnekler, kişisel tecrübeler, bilimsel araştırmalara dayalı gözlemler yer verilmiş buna rağmen kitap oldukça akıcı. Dikkatli okunması ve sindirilmesi gerekiyor. İnsanları anlamak ve kendimi tanımak adına bana çok yeni bakış açıları kattı, bazen de olanı fark etmemi sağladı. Mutlaka okumanızı öneririm.
“ Hazinen neredeyse yüreğin de orada olacak , demişti Simyacı
Mükemmel ve sürükleyici bir kitap.
Yazarın kaleme aldığı bu eseri İspanya ‘ da yaşayan bir çobanın hayat öyküsü.
Kitaptaki kahraman Santiago iki kez rüyasında, hazinenin Mısır piramitlerinde olduğunu görüyor. Bu düşün izinden gidebilmek için uzun bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta birçok gizemli olaylar yaşıyor. Pek çok güçlükle karşılaşan Santiago hep kendi kalbinin sesini dinliyor. Hikayenin sonunda piramitlere ulaşıp hazineye kavuşuyor.
Simyacı; mutluluğu, iç huzuru, değerli olan şeyleri görebilmek adına okunulması gereken sürükleyici bir kitap.
İçsel yolculuk, kişinin kendi kaderini keşfetme temasını içermekte.
Simyacı ‘ yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu izlemek için şafak vakti uyanmaya benziyor.
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2015206,2bin okunma
#Okudum
#KitapYorum
#MuhabbetTılsımı
#HüseyinRahmiGürpınar
#İthakiYayınları
#Roman
#283Sayfa
Merhaba arkadaşlar,
Bugün sizlere Türk Edebiyatı Klasiklerinden, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yazdığı, günümüz Türkçesine Bilal Acarözmen tarafından uyarlanmış, "MUHABBET TILSIMI" isimli romanla geldim. Kitap İthaki Yayınlarından çıkmış.
İnsanın,tüm duygularını sorgulaması gerektiğini hatırlatan ve bunu yaşatan bir kitap. Benim için değerli kitaplar arasına giren bir kitap oldu. Hayata , yaşama ve insanlara dair değerli bir sorgulama hissi uyandırıyor. Mutlaka okuyun derim. İyi okumalar dilerim.
Bugün öğrenci velilerimden birine
- Akşam eve gelince çocuğunuza; o gün girdiği derslerde tek tek ne öğrendiğini sorun" dedim. "Böylece hem kendini değerli hissedecek hem derse öğrendiklerini kısa da olsa zihninde tekrar edecek hem anlattığı için öğrendikleri pekişecek hem de bir sonraki gün akşama anlatmak için dersi daha iyi dinleyecek." dedim. Bana şu dönütü verdi:
- İyi de ben zaten ona sürekli kitap okutuyorum hocam.
...
Not: Velimin 1000kitap bağımlısı olabileceğini düşünüyorum. Zira kitap güzellemesi her okurun harcı değildir!
Yaşamın ancak mücadeleyle sürdürülebilir olacağını en iyi şekilde aktaran, yeni dünya düzeninin hayatımızda ne gibi büyük kopukluklar ve aksaklıklara sebep olduğunu gösteren çok güzel bir ileti olmuş. Kitapta, özgürlük uğruna çıkılan yolda kendini feda etmenin; ağır bedeller ödemeden halkın yüreğinde kahraman olunmayacağının ve bunun geride bıraktıklarımıza ne gibi etkiler bıraktığının tahlilini gözlemliyoruz. Ve özlemini duyduğumuz özgürlüğün, güneşin, mavinin ne kadar yakınımızdaysa o kadar uzağımızda olduğunu hissediyoruz her sayfada... -Aynı zamanda bize günümüz insan ilişkilerinde kat ettiğimiz ya da eksikliğini duyduğumuz bağların ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.- Gerek geçmişte gerekse günümüzde işleyen düzen çarklarının dönmek için her zaman kendine bir diş bulduğunu, yoksa da yarattığını öğreten bir kaynak; toplumsal, siyasal anlamda bir rehber niteliliğindedir.
Dumlupınar denizaltısı 4 Nisan 1953 tarihinde 81 şehidimizle Çanakkale Boğazı'nın serin sularına kaynadı. Hadiseyle ilgili kulaktan dolma birçok bilgiye sahibiz. Kitabın yazarı Suad Tahsin TÜRK ise konuyla ilgili en sarih bilgilere sahip, facianın ardından açılan ceza davasında Dumlupınar komutanının müdafiliğini üstlenmiş bir avukat.
Hem bir avukat hem de askerliğini Deniz Kuvvetleri'nde yapmış bir vatandaş olarak söyleyebilirim ki, Suad Bey'in mahkemeye sunduğu savunmayı bu hadisenin tarihi önemini öngörerek bir kitap haline getirmesi çok kıymetli. Çünkü bir savunma dilekçesi, tek bir tarafın haklılığını iddia ve ispat etmeye odaklanmış hukuki bir yazı olduğu kadar; dava dosyasındaki nesnel pek çok ayrıntıya, hadisenin kronolojisine, dava sürecinde etkili olup sonradan unutulması muhtemel karakter ve olaylara da atıf yapan bir metindir. İşte Suad Bey'in kitabı da bütün bu saydığım özellikleri en ayrıntılı, en açık bir şekilde içeriyor.
Kitabı okuduğunuzda Dumlupınar faciası gibi, 81 denizcimizi ve çok değerli bir savaş aygıtımızı kaybettiğimiz, milletimizin ciğerinin yandığı haklı bir davada bile, Türk hükümetinin ve yargısının NATO'da müttefikimiz olan bir ülke tarafından nasıl siyasi baskıya uğratıldığını, nasıl ekonomik tehditlere maruz bırakıldığını görüyor ve bazı şeylerin hiç değişmediğini anlıyorsunuz.
MüdafaaSuad Tahsin Türk · Türkiye Basımevi · 19531 okunma
“İşte köyden on yumurtayla çıkan çocuğun öğretmen, subay, mühendis, milletvekili hatta cumhurbaşkanı olabildiği yönetime Cumhuriyet denir evladım.”
Düşünün cebinizde bir kalem alacak para yok ama 10 yumurtanız var evet o 10 yumurta sizi sınava sokup bir eğitimci olmanızı sağlıyor...
Öyle bir tarihi araştırmayla yazılmış ki bu kitap okurken KEŞKE kapanmasaydi o Köy Enstituleri diyorsunuz
Simdiki egitim sistemimizle karşılaştırdım okuduklarimi ne güzelmiş o zamanlar ; her daldan mesleğin kız - erkek demeden öğretilmesi , öğretmen okullarının önemi, hic bir köyde okuma - yazma bilmeyen kalmasın diye yapilan seferberlik ve ağalığın hüküm sürdüğü köylerin bir bir egitime teşvik edilmesi
Köy Enstitülerini korumak ve yaygınlaşması icin uğraş veren o değerli insanlar ve hazin son ; kapatılmaları ....
Kitapta sadece bunlar yok tabi Nedret öğretmen ve Fikret beyin aşkı, çocukları Tarık ve Sabia ''nın mutluluğu da sizi okurken göz yaşlarına boğacak....