Duygular Uğruna Kendinden Vazgeçmenin Bedeli
Değersizlik hissiyle baş edebilmenin temel yollarından biri, dışarıdan gelecek hiçbir onayın beklentisi içine düşmemektir. Kimin, hangi konuda, ne düşündüğünü belirleyici bir faktör olarak kabul etmemek gerekir. Dış seslerin ve faktörlerin alınacak kararlarda ya da zihinsel olarak oluşturulacak düşüncede majör bir güce ve etkiye sahip olması doğru değil...
Sayfa 29 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Değersizlik hissiyle baş edebilmenin temel yollarından biri, dışarıdan gelecek hiçbir onayın beklentisi içine düşmemektir.
Değersizlik Duygusu
Bazen üstünlüğünü kanıtlamak amacıyla insanlarla yoğun bir ilişkiye geçer, kendisini eksik ve yetersiz bulduğu zamanlarda da onlarla karşılaşmamaya çalışır. Böyle bir insan ancak kendi üstünlüğünü yaşayabileceği ortamlara girme yürekliliğini gösterir, ikinci planda kalacağını hissettiği yada üstünlük maskesinin düşerek değersizlik duygularıyla yüzleşme tehlikesinin bulunabileceği durumlardan uzak durur. Örneğin para gücüyle saygınlık sağlayan biri, entelektüel değerlere önem verilen bir ortamda bulunmaktan kaçınır.
Sayfa 78
Neden dünya? Neden bu hayat? Neden ben?
“İnsan, kendi başlangıcına bir tarih ve buna da bir sebep arar durur. Neden dünya? Neden bu hayat? Neden ben? Neden acı ve mutluluk? Bütün bu sorular ve arayışlar cevapsız kaldıkça dünya yaşamı insan için anlamsız hale gelmeye başlar... Talan ve yok ediş bu anlamsızlık ve değersizlik hissinden sonra ortaya çıkar. Mutsuz ve cevapsız bir yarın varken, yaşam formlarının sürdürülebilirliği onu pek ilgilendirmez.
Korkuları çoğalır ve korkular çoğaldıkça korunma arzusu tetiklenir. Ortaya kanunlar, devletler, dinler, kanun koyucular, kolluk kuvvetleri mahkemeler çıkar. Her ortaya çıkan kurum ve kavram insanın kimliğini silip onu öz benliğinden uzaklaştırır ve insanları varoluşa zarar veren bir araç haline getirir.
İnsanlık, icat ettiği kavramların dayattığı kimlikleri (zenginlik, güzellik, güçlü olmak, farklı olmak, beğenilmek, değerli hissedilmek gibi) elde etme çabası içindeyken asıl olanı yitirmeye başlar.
Başlangıçta kendisi olmak ve kendisini bulmak için seçtiği araçlar, onu yönetmeye ve onun sahibi olmaya başladı. Günün sonunda ortaya çıkardıklarına o kadar teslim oldu ki kendi yitişini ve yok ettiği yarını göremedi.”
Sayfa 20 - Murat TaliKitabı okudu
“Kimsenin sizi seviyor olmasına ihtiyacınız yok!
Kitabın ismini ilk okuduğumuzda aslında hepimizin günlük yaşamında hemen her yerde karşı karşıya geldiğimiz mottolardan ibaret bir kitapmış gibi geliyor insana ancak hiç de öyle bir kitap değil.
Herkesin diline pelesenk olan “sevgi” kavramını bildiğimiz betimlemelerden ziyade farklı boyutlarıyla ele alıp, sevginin ne olduğunu ama ne olmadığını açık bir şekilde ifade eden bir kitap. Bunun yanında ikili ilişkilerde yaşamış olabileceğimiz “değersizlik, kabul görme isteği vb.” gibi başlıklara da bütünsel şekilde yer verilmiş. Akıcı ve net bir anlatım biçimi mevcut. Ayrıca konularla ilgili sorulardan oluşan testler sayesinde kendinizi de sınamanıza olanak sağlıyor. Ancak bu kitabı 
Hayır Diyebilme Sanatı ve 
Seni Yoran Her Şeyi Bırak - Duygusal Manipülasyondan Kurtulma ve Korunma Metotları kitapları ile birlikte okumanızı tavsiye ederim. Kitaplar farklı başlıklardan oluşuyor ancak üç kitap birlikte değerlendirildiğinde bütünsel bir düşünce zemini oluşturduğunu düşünüyorum.
Bunun dışında kendi duygu ve düşüncelerimi ifade edecek olursam; bazı noktalarda bazı şeylere farklı şekilde bakmama yol açtı. İnsanlar hayatlarının bir döneminde illaki bir olay doğrultusunda bir şeylere fazlaca emek harcadıktan sonra karşılık göremeyince kendini değersiz hissedebilir. Ama bu kitap sayesinde anladım ki sorun karşımdaki herhangi bir kişide değil. Sorun benim kendi kendime sarf ettiğim düşüncelerimden kaynaklanıyor. Özellikle geçmişte yaşadığımız bazı olaylardan dolayı şimdiki zamanda yaşadıklarımıza yargıcı bir tavırla yaklaşıyoruz. Fakat bunun aslında bizim hayatımıza ve kendimize olan zararını fark edemiyoruz. Bu anlamda bu kitap kendime karşı ufkumu açtı diyebilirim. Artık kendime iyi davranacağım…
Çocukluğun en önemli işaretlerinden biri anne-babayı mutlak doğru kabul etmektir. Anne ne yapıyorsa, baba ne söylüyorsa çocuk için doğrudur. Fiziksel şiddet gören bir çocuk, bu can yakan tutumlari hak ettiğini düşünür. Sadece annesinin stresini kontrol edememesi, öfkesini yönetememesi, iletişim kabiliyetinin eksik oluşu nedeniyle böyle bir muameleye maruz kalıyor olabilecekken, çocuk için şiddet görmek demek, 'Ben böylesi kötü bir muameleyi hak edecek kadar kötü biriyim' demektir. İşte dayak yiyen çocuğu inciten şey de budur. Kendi hakkında edindiği bu değersizlik ve suçluluk inancıdır.
Sayfa 89
"Bana karşı büyük hatalar yaptın. Sana çok kırgınım ve bütün bu olanlardan dolayı da çok üzgünüm ama yine de ilişkimiz düzelsin eskisi gibi olalım istiyorum." dediniz.
Şu cümlelerinizin her harfinin üzerine oturmuş o ağır değersizlik hissiyle yüzleşin lütfen.
“…yaşamındaki ana motif, bir yuva, sevgi ve onaylanma için aralıksız bir arayış olmuştu. Başarısızlık onda daima korkunç yaralar açmış ve çok ağır iyileşen bu yaralar onun değersizlik duygusunu ve yalnızlığını derinden derine yoğunlaştırmıştı; başarı ise sersemletici fakat uçucu bir coşku veriyordu.”
Sayfa 219Kitabı okudu
