Ben, insanlara hayır diyemiyorum. Sırf kırılmasınlar diye her istediklerini yapmaya çalışıyorum. Her dediklerini yapıyorum diye beni kullanıyorlar. Ben de buna izin veriyorum. Onların özür dilemesi gereken durumlarda onların yerine ben özür diliyorum. İnsanlara fazla değer veriyorum, hak etmeyenlere bile. Onlarla kavga edince her türlü hakarete maruz kalıyorum, bazen bu şiddete kadar gidiyor. Aramız açılınca daha 1 gün bile geçmeden gidip ondan özür diliyorum, beni affetmesini istiyorum. Affetse de hâlâ aynı davranmaya devam ediyor. Ne de olsa Gökçen onu affeder, değil mi? Çünkü Gökçen salak, Gökçen yalnız, onu seven kimsesi yok. Artık ne yapmalıyım bilmiyorum. Kimseyle yakınlık kuramıyorum, insanın anksiyetesi olduğu sürece hayat ona kolay olmuyor. Kimseyle konuşamıyorsun, doğru düzgün cümle kuramıyorsun. Çevremde arkadaşım dediğim insanlarla hep kavgalıyım. Hiçbiri aslında beni sevmiyor, beni kullanabildikleri için yanlarında tutuyorlar. Her şeyde beni sorumlu tutuyorlar, onlara karşı herhangi bir ters hareketim olduğunda bana yapmadıklarını bırakmıyorlar. Sesimi çıkaramıyorum. İster okul arkadaşım olsun, ister sokak arkadaşım olsun. Kimseye yakın hissedemiyorum. Ailemle de yakın olduğum söylenemez. Abim benden biraz fazla büyük olsa da, her gün kavga etsek de beni gerçekten sevdiğini biliyorum. Ve şunu da biliyorum ki, her ne kadar internetten arkadaşlık kurmak iyi bir şey olmasa da ben doğru kararı verdiğimi biliyorum. Sevgim karşılıklı olsun, olmasın. Ona her şeyimi anlatabiliyorum, belki istemiyor ama dinliyor -daha çok okuyor-, bazen görüldü atsa bile mesajlarıma bakıyor. Tam olarak beni seviyor mu bilemem ama o da beni bırakmasın.