Anaksimandros ve başkaldırının erdemleri Rovelli’ye göre kesinliği kabul etmeme kabiliyeti sayesinde bilim dünyaya her defasında yeni bir gözle bakabiliyor. Başkaldırının nasıl bir erdem haline gelebileceğini ve eleştiriye açıklığın yaratıcı sonuçlarını hatırlatmasıyla bile okunmayı hak ediyor Miletli Anaksimandros MÖ 6. yüzyılda her şeyin
Klasik komedyalarda ahlaki olmayan hatalar, hoş görülebilir kusurlar üzerinde durulmuştur. Hatalı ya da kusurlu olan gülünçleştirme yoluyla cezalandırılır, yapılan yanlış düzeltilir. Oyunun başında bozulan düzenin, toplumun yerleşik ahlaki değerleri ve yasal ilkeleri doğrultusunda yeniden kurulduğu gösterilir. Bu oyunlarda doğrular tartışılmaz, ölçüler değişmez. Amaç, bireyi dinsel ve siyasal otoritenin kuralları doğrultusunda eğitmek, geleneksel yapıyı korumaktır. Oysa Shakespeare komedyalarında karmaşaya ve mutsuzluğa yol açan, hoş görülebilir bir hata değil, ya insanın içindeki kötülük eğilimi ya da önlenemediği için yazgıya dönüşmüş bir rastlantıdır.
Reklam
Ali Fuad Başgil- Din ve Laiklik
Evlâdım, reform, deformun karşılığıdır. Bir şey eskir, pörsür, harap olur, dejenere olur da ıslah edersiniz; tâmir eder, onarırsınız... İslâm'ın tâmir edilecek nesi var?.. İmanın şartları mı, İslâm'ın şartları mı; hangisi?.. Hiçbirisinde bir eskime, pörsüme, yıkılma yok ki, tâmir edesiniz!.. Bunlar değişmez ölçüler!..
Sayfa 249Kitabı okudu
Degismez ölçüler
Insanin sürekli yasadigini hissetmesi icin bazi degismez ölculere basvurmasi iyi oluyordu
Sayfa 37 - IletisimKitabı okudu
Başta İstanbul olmak üzere bütün Osmanlı şehirleri oluşurken, cami gibi abidevi mimaride taş, mesken mimarisinde ise daha çok ahşap ve kireç gibi dayanıksız malzemelerin tercih edilmesi, doğrudan doğruya İslami dünya görüsü ve tasavvufi duyarlılıkla ilgilidir. Ahşap taşla temsil edilen kalıcı, değişmez büyük değerler sistemi karşısında; günlük hayatı tanzim eden çerçevelerin değişmeye açık ve dinamik süreç oluşunu ifade etmektedir. Büyük odak noktalar etrafında cereyan eden günlük hayatın şartlarına göre şekillenmiş, sokaklar ve mahalleler, bu anlayışa uygun olarak kısa aralıklarla yenileniyor, yani her nesil kendi şehrine bir bakıma yeniden inşa ediyordu. Hiçbir nesil kendisinden önceki neslin zevklerine ve ihtiyaçlarına göre belirlenmiş bir şehirde yaşamak zorunda değildi. Üçüncü Selim devrinden itibaren bu ölçüler kaybedilmiş, sadece abideleri örtmekle kalmayıp şehrin sonsuz mekanlı irtibatını da kesen ,kargir binalar yapılarak, dinamik bir süreç halindeki şehir anlayışından, donmuş şehir anlayışına geçilmiştir. İstanbul, bilhassa tanzimattan sonra gafil aydınların ve yönetici zümrelerin jokoben tutumları yüzünden ,bir neslin sonraki nesilleri kendi inşa ettiği şehir çerçevesinde yaşamaya mahkum eden Batı şehirlerine benzemeye başlamış, bu yüzden kendini yenileyemediği gibi kendi kültürünü de üretemez hale gelmiştir.
Sayfa 141Kitabı okudu
Biz ahrar, yani hürriyetçiyiz. Şeyhülislam seçmiyoruz ki takvasına bakalım. Siyasetçi seçiyoruz. Fikrimize dost olsa yeter. İsim ve şahıslar değişebilir. Ama ölçüler değişmez. Biz ölçülerimize uyanları destekleriz. Sahneden düşenleri sahneye çıkarmak bizim işimiz değil. Ölçülerimize uyan, bu ölçülerle millet ekseriyetinin desteğini kazanan kim olursa olsun, biz onu reylerimizle destekleriz. Mesleğimizde milletin ekseriyetinin hüsnü teveccühünü kaybetmiş, mazi olanlarla istikbale yürünmez, onlarla kaybedecek zamanımız yoktur.” Zübeyr Gündüzalp
Reklam
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.