Ey hevalo, delalo! Tu her tiştî dizanî...
Di zimanê me kurdan, tu wek Melayê Xanî
Tu xortekî çelengî; ez kalekî zemanî;
Dil û gerden şikestî, bendewarê xizanî...
Xwedê te xweş bihêle, tu xortekî ciwanî.
Erê ruwê te roj e, tava wê da diyara
Devê te wek bişkoj e, nû derkeve ji xara
Porê serê te sor e, mîna gula zinara;
Musul'da bir yaz gecesi... Uzaktaki kerpiç evlerden birinin toprak damında etrafına toplanmış kalabalığa eski bir aşk şar- kısı söylüyor gezgin bir dengbêj... Ölüm döşeğindeki yaşlı rahibenin yanı başındaki yardımcısı telaşlanıyor bu sesi duyunca. Hemen kalkıp pencereyi kapatıyor. Kuruyan dudakları son kez kımıldıyor hastanın:
-Lütfen pencereyi aç Zozan!
Çaresizce aralıyor pencereyi kadın. Ve dengbêjin sesi doluyor içeriye:
Zembilfiroş zembîla tîne Delalo zembîla tîne Kolan bi kolan digerîne Nan û dahnê pê distîne Zarokan pê ditevrîne
(Zembilfiroş zembilleri getirir Sevgili zembilleri getirir Onları sokak sokak gezdirir Ekmek ve aş ile değiştirir Onunla çocukları yetiştirir)
Bu metin Kürtçe dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Vay, kayboldum
Bugün üç gün oldu, kimse yok; Mali
Ne hoş bir j#039; ben ölüyüm
Sokaklar kirli
Wa sevgili sakal I#039; beni bırakma
Sabrım asla sensiz gelmez
Beni unutma canım
sen benim için çok değerlisin