"Mezarlar! Mezarlar insanların geçmişidir. Ziyaret etseler de, etmeseler de. Geçmisimizi göme göme... İnciler sahte. Mezarlar boş. Sanır mısın ki, ölünü gömdüğün o mezar, emaneti sonsuza kadar saklar. Aç bak. Bütün mezarlar bomboş. Kara delik dedikleri, öyle sandıkları gibi, fezada değil toprağın içinde. Toprağın ta dibinde bir sürü kara delik var ve sen geçmişin olan ölülerini toprağa emanet ettiğini sanırken, aslında küçücük ve derin çok derin, uçsuz bucaksız kara deliklerden içeri atıyorsun. Ara bak bakalım mezarlardan birinde, herhangi birinde, ölünü, herhangi bir ölünü koyduğun gibi bulabilecek misin?"
Delirdin mi sen?
Aklını mi yitirdim?
Deli misin?
Çok kullandığımız bu gibi soruları bir daha düşünerek kullanması gerekecek bu kitabı okuyanlar.
Kime göre kim akıllı ya da deli bunu da sorgulayacak bu kitabı okuyanlar...
Onlarca not alınarak okunacak bir kitap. Bilgece yazılmış. Gerçekten de böyle, dedirtiyor çoğu zaman.
Hassas insanların delirmemesi zor gerçekten son zamanlarda yaşananlara bakınca.
Akıl hastanesine yolu düşmüş birkaç karakter üzerinden deliliği, akıl hastalıkları tedavisini de sorguluyor yazar.
Ben keyifle okudum.
Keyifli okumalar diliyorum okuyacaklara...
ağlama ki, aynalar kırılıyor içimde
bulutlara değdirme ellerini, ne olur
sanki görmüş gibisin bir pencere önünde
sessiz hıçkırıklara gömülen bedenimi
ruhuma dokunduğun fırtınalı bir günde
ağlama, bakışların deli divane olur
yüzüm ya aydınlıktır, ya kan gibi karanlık
kehkeşanlar gizlidir oysa senin yüzünde
ne kadar beklesem de gelmeyecek
"Selam, Mira." Üç metre kadar uzakta, deli gibi sırıtıyordu.
"Sen yaşıyor musun?" Mira başını iki yana sallayarak öne doğru sendeledi. "Yani... Altı yıl oldu ve sen... hayatta mısın?"
"Kanlı canlı." Brennan kollarını açtı. "Tanrılar aşkına, seni görmek ne güzel."
Mira kolunu geri çekti ve Brennan'ın suratının ortasına yumruğu indirdi.
Lao Tzu
O kadar bilge bir hale gelmişti ki imparator onu başbakan yapmak istedi. O bunu basitçe reddetti. şöyle dedi, “Bu bir işe yaramaz, çünkü herhangi bir konuda aynı sonuçlara varmamızın olanağı yok. Siz, size atalarınız tarafından verilmiş ideallere göre yaşıyorsunuz; ben kendi bilincime göre yaşıyorum.” Ama imparator ısrar ediyordu;